Konu başlığı altında tehlikeleri ve nasıl daha iyi hale getirebiliriz şeklinde durumları konuşmaya başladığımıza göre bu konuya güzel bir örnek ile devam etme niyetindeyim.
Ben her deneyimi, yanımda mantar ile bir takım şeyleri fark edeceğine, hayatında bir takım güzel değişiklikler yaratabileceğine inandığım, fakat mantar deneyimine uygun olmadığının da farkında olduğum insanlarla geçirdim. Yine böyle bir arkadaşımın da dahil olduğu yolculuğuma 4g mantar tüketerek çıkmayı uygun gördüm.
Lemon tek'imizi vurup sohbete başladık, bir süre sonra etkileri hissetmeye başlayınca da her zamanki gibi kanepeye geçip, birimiz bir tarafa, birimiz diğer tarafa uzanıp müzik ile akıp gidiyorduk yavaş yavaş.
Arkadaşlar ben her tribin, kişinin kendi ustalığıyla inşa ettiği ve bunu yaparken de mantarın gösterdiği yol ile ilerlediği, malzeme olarak da kendini kullandığı bir mühendislik harikası olduğunu düşünürüm. Ben kendi inşaatımın üzerinde, dünyadan çok uzak bir diyarda, atom kadar küçük bir muhteşem derya kapısını aralayıp, tek gözümün ucuyla perdenin arkasındakiler izlerken ve izlediğim bu güzellikleri de bir yandan resmedip gözlerimle birlikte akarken arkadaşım benden çok daha farklı yaşıyordu. İşte diyetin önemi tam olarak buralarda başlıyor.
Ben hiç olmadığı kadar bu güne hazırlanıp diyet yapmışken, o neredeyse hiç diyet yapmamıştı. Ve hal böyleyken ben dünyadan çok uzaktaydım, o ise kanepede görsel şölen yaşıyordu ve benim yanımdaydı. Sosyalleşmeye çabalıyordu. Ve onun her sosyalleşme çabası, benim inşa ettiğim o mimari muhteşemliğe bir deprem etkisi yaratıyordu. İlk başta kurduğu cümleleri duymaya çalışmak yerine ona dönüp "Birlikte bir şeyler paylaşabilmemiz ancak ilerleyen saatlerde mümkün olabilir. Etkileri kaybolmaya başlayınca bir sigara yapar, uzun uzun sohbet ederiz" dedim. Fakat o her fırsatta beni tekrar yakalamaya çalıştı. Zamanın yok olmasından, gerçeklik algısının paramparça olmasından, tarih adı verilen koridorlarda birlikte geziyor olduğumuzdan bahsetti. Ve ben çok fazla depreme maruz kalan inşaatımın enkazında kaldım. Çıkmak için ise onunla sosyalleşmeye başladım. Oysa daha zirvede bile değildim....
Her şey tam olarak burada başlıyor.
Hayatımda şuan 6 ay gibi bir zaman zarfına ciddiyetle yaklaşmam gereken bir dönemin içerisindeyim. Bir takım güzellikler için 6 ayımı feda ettiğim, sabır edilmesi gereken bir dönem bu. Ve benim hayatın olağan gerçekliği ile ilgili de çocukluğumdan beri problemlerim olmuştur. Her zaman kurcalamış, bununla ilgili her zaman sorular sormuşumdur. Örneğin daha henüz 20'li yaşlarımın ortasındayken hayatımın bir kaç yılını şu soru yiyip bitirmiştir; Yaşadığımız tüm hayatın, bize dün gece başka eller tarafından yüklenmiş bir anı olup olmadığını ispat etmemiz mümkün müdür?
-Değildir.
Konumuza dönelim. Hal böyle olunca, mantar ile her deneyimde yaşadığım zaman ve gerçek kırılmasıyla ilgili arka cebimde her zaman bir joker kartım olurdu. İnception filmindeki realiteyi imgeleyen o parça gibi düşünün. Fakat bu kez elimi arka cebime attığımda, cebimden 6 ay isimli bir parça çıktı. Ve gerçek o kadar paramparça olmuştu ki, ben bunu nereye koymam gerektiğini inanın bilemiyordum. Ve bir anda yaşadığım her tribin, 6 ay sabır etmem sonunda mükafatlandırılacağım bir "aldatmaca" olduğunu izlenimine kapıldım. Bu da bana verilen her tribin başka bir form tarafından bana yönlendirildiği, güzelliğine kapılıp kabul edersem 6 ay dayanmam gereken şeye ihanet etmiş olacağımı ve esas yolunda olduğum o muhteşem gerçekliğin yalnızca 6 ile imgeli şeylere dayanmam sonucunda ortaya çıkacağına ikna olmuş ve bana bu tripleri yönlendiren o suni formun, bu aldatmacayı yaratan şeyin peşine düşmüştüm.
Ve karşıma çıkan sonuç işe müthiş korkunçtu. Ben bir Matrix içerisindeydim...
Evdeki kablolar, elektronik aletler, ses ve müzik bile bana hükmetmek için vardı. Etrafımda yemem ve içmem için hazır olan tüm o ürünler ve markaları. Aslında benim Tanrım olmaya çalışıyorlardı. Buna
"sadece trip yahu olur mu öyle şey?" diyebilir misiniz?
Bu soruyu soramıyor olmak beni bu saplantıya daha fazla bağladı. Peki öyleyse, gerçek neredeydi? Ne zamandı? ve Nasıldı?
Belki de o muhteşem gerçeğe, ait olduğum o yere dönebilmem için yapmam gereken tek şey sabretmek değildi.
Peki burada sonsuza kadar kalmam için üretilmiş bu realiteyi bu kadar zorlarsam saldırıya uğramayacak mıydım?
Burnum mu kanıyor?
Ağzımda kablo mu var ya benim?
Sırtımdaki acı suni.
Bu bir matrix ise şuan bir bilgisayar oyunu içinde bile olabilirim. Anonymous?
Çıkmalıyım.
Çıkmam gerek.
Neyse sabredebilirim.
Daha mantıklı düşünmem gerek.
Düşüncelerim bile bana yükleniyorsa, o halde daha üstün bir düşünme haline ihtiyacım var.
Tüm bu düşünceler devam ederken tribim, Matrix'in Cypher'a olan teklifi şeklinde evrilmeye başladı.
Matrix'de kalman karşılığı sana yaşamayı istediğin hayatı verebiliriz.
Bu kabul edilebilir miydi?
Buradan sonra gördüğüm ve hayalimde olan her şeyin bana Matrix tarafından sunulan bir teklif olduğu izlenimine kapılmaya başladım.
Evimdeki tüm kitapları benim yazdığım bir gerçekliğe ışınlanabilirdim, kabul etmedim.
Çok zengin olabilirdim. Kabul etmedim.
Gibi gibi bir sürü şey. Tabi elbette kabul etmem halinde ışınlanacağım bir gerçeklik de yok. Sadece konuyu detaylıca açmaya çalışıyorum. Ve şuraya varmak asıl niyetim; Peki ya bu Matrix içinden çıkmak için daha delice şeyler yapsaydım?
Aklıma gelmedi mi? Pek tabi geldi. Olağan akışın dışında bir şeyler yapmalıydım, çığlık atabilirdim, camdan atlayabilirdim, dışarı çıkıp kavga edebilirdim.
Peki beni tutan şey neydi? Mantık...
Her ne olursa olsun, eğer şuan içinde bulunduğum yaşam bir realite değil ise bile, bana bunun öyle olmadığını önce yaşamın kendisi ispat etmeliydi. Ve ben öyle harekete geçerdim. Peki olağan dışı bir şey gelişseydi o anda?
------------------------------------------------------------------------------
Şimdi gelelim sorunların nerede olduğuna. Buradaki tehlikeleri anlatmama gerek yok herhalde. Arkadaşlar bu tribin içinden sağlam psikoloji ile çıkılamayabilirdi. Sağ çıkılamayabilirdi. Önceki hayata devam edileceği şekilde çıkılamayabilirdi...
Peki bu neden gerçekleşti?
1-) Arkadaş... Arkadaşım bütün tribimi yönlendiren şey oldu. Ve ağıma sıçtı. Asla bir daha bilinçli olmayan arkadaşla takılmam. ASLA.
2-) Hikayede anlatmayı unuttum ama zirveye yakın yerde bu arkadaş bana sigara verdi. Arkadaşlar öncesinde ve tribinizde SİGARA İÇMEYİN SAKIN!
3-) Ortam koşulları sağlıklı değildi. Çok fazla eve kitledim kendimi ve son deneyimde yine kendi evimde olmama rağmen, bir süredir evde olmadığım için tekrar geldiğimde enerjisinin değişmiş olduğunu hissettim. Benim artık evden çıkmam gerekiyor. Ben doğaya gitmeliyim.
4-) Psikolojik olarak gayet sağlıklıyım. Hem de hayatımda hiç olmadığım kadar. (Evet yukarıda yaşadığım şeylere rağmen) Yine de hayatımda şu 6 ay meselesi bu kadar yoğun bir iştirak halindeyken, acaba bana ne gibi bir zararı olur sorusunu sorup kendimi hazırlamam gerekiyordu.
5-) 4g için bu kadar şeyin yanlış olmasını biliyor olmama rağmen, dozu yüksek tercih ettim. 2.5g tüketmiş olsaydım şahane bir gün geçirmiş olurdum. Gayet farkındayım.
6-) Beni tüm bunlarla ilgili beni uyaran biri olmasına rağmen ben onu dinlemeyen s*k kafalının tekiyim.
Peki tüm bunları sizinle neden paylaştım. Arkadaşlar bu senaryoyu ben yaşadım. Ve şu an lo-fi dinliyorum, çalışıyorum, gayet keyifli ve iyiyim. Bu benim ne kadar yüce kişilik, bilinçli bir yaratık olduğumdan kaynaklanmıyor. Cebimde gerçeklik dışındaki diğer kartlar doğru çekildi.
Bu sizin başınıza da gelebilir. İnanın bana çok kötü sonuçlar yaşanabilir. Umarım anlattıklarım, 6 madde ile sıraladığım yanlışlarım, başkaları için daha konforlu ve doğru bir deneyime ışık tutar. Hayatım boyunca çok kötülük görmüş olmama rağmen ben iyiliğin ve güzelliğin gücüne inanıyorum dostlar. Ve karmaya hizmet ediyorum. Biri çıkıp bana mantarla ilgili her şeyi anlattı, ben de anlatıyorum. Bir gün bana biri iyilik yapsın diye ben de iyilik yapıyorum. Yolunuz güzellik olsun, karanlıklarınızda bile umuda koşabilen insanlar olmanı dileği ile...
Sevgiler & Saygılar...