Mushroom'S Günlükleri Golden Teacher

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
herkese selamlar , @backyaardd isimli üyemize alışveriş yapacaksanız ilk önce ikametinizi söyleyin. Yok hediye göndermeydi falandı filandı oyalanırsınız . Eğer İkametinize yakın bi yerse gider alırsınız . HAtta yakın ilden de gidilir. Kargo falan riskli uğraşmazsınız. Ben öyle yaptım. Daha denemedim ama. Bol neşeler....
Kanka kendisine defalarca yazdim. Yakinim gelip alayim diye cevap filan verdigini gormedim. Plan yaptik yarin gelebilirsin dedi hala ses seda yok .
 

Denetimli141

Yeni üye
Hangi geneticten kaç gram aldın ve bize biraz denetimlerinde bahseder misin lütfen kanka nasıldı
Kanka benim ilk deneyimimdi sabah 11 gibi aldım 11.30 gibi de ormanda Su kenarı biyer de 6 Gr yedim tek seferde aç gözlülük yapıp ama relaxdim sürekli kendimi hiç kasıp bad tribe sokmadim ama daha önceden başka şeylerden dolayı tecrübeliyim kafamı yonlendirmesini biliyordum o yüzden sıkıntı olmadı yoksa ilk deneyim için kesinlikle başkasına önermem biseylerin farkına varıyorsun yaşadığın şey artık kafa değil yaşamini olumlu-olumsuz etkileyen bişey olabilir mutlu huzurlu değilseniz beklemenizi öneririm ağaçlar kuşlar su sesleri falan çok iyi bı kafa yaşadım ben gerek ormanda dolaştım gerek bı ağacın altına uzanıp ağaçları gökyüzünü kuşları izledim eve 3 gibi gelip pet şişeye yansıyan kırılmış renkli Güneş ışıkları çok güzel geldi ormandan sonra kafası düşerken ne oluyoruz ya böyle pat diye düştü olmadim ben saat 5 gibi falan da tamamen düştü genelde de bu tarz muzikler takıldım tekno falan hiç açmadım ormanda takılan bütün kankalara da tavsiye ederim
 
Arkadaşlar merhabalar. Hocamız Haziran 9 demişti çünkü bi mahkemesi vardı. Mahkeme iyi sonuçlandı. Sıkıntı yok. Sizler istediğinizden alışveriş yapmakta tabiki serbestsiniz. Ancak bu işi ilk defa bu şekilde yayan anlatan herkese öğreten yardımcı olan uygulatan kişi olarak BURNWEEDBURN YENİ HESABINI DUYURUYOR.

burnweedburn2
Dostum hesap çıkmıyo sen iletişimdemisin acaba ne oldu ne olcak bilgilendirebilir misin bizi ?
 
Kanka benim ilk deneyimimdi sabah 11 gibi aldım 11.30 gibi de ormanda Su kenarı biyer de 6 Gr yedim tek seferde aç gözlülük yapıp ama relaxdim sürekli kendimi hiç kasıp bad tribe sokmadim ama daha önceden başka şeylerden dolayı tecrübeliyim kafamı yonlendirmesini biliyordum o yüzden sıkıntı olmadı yoksa ilk deneyim için kesinlikle başkasına önermem biseylerin farkına varıyorsun yaşadığın şey artık kafa değil yaşamini olumlu-olumsuz etkileyen bişey olabilir mutlu huzurlu değilseniz beklemenizi öneririm ağaçlar kuşlar su sesleri falan çok iyi bı kafa yaşadım ben gerek ormanda dolaştım gerek bı ağacın altına uzanıp ağaçları gökyüzünü kuşları izledim eve 3 gibi gelip pet şişeye yansıyan kırılmış renkli Güneş ışıkları çok güzel geldi ormandan sonra kafası düşerken ne oluyoruz ya böyle pat diye düştü olmadim ben saat 5 gibi falan da tamamen düştü genelde de bu tarz muzikler takıldım tekno falan hiç açmadım ormanda takılan bütün kankalara da tavsiye ederim
Bro ilk deneyim icin neden 6 ? En az 2 sefer kafa yasardin 6 ile,3 bile cok iyi yetiyor hatta ben 2.5 a cekicem bir sonrakinde.
 
Ü

Üye silindi 30498

Guest
Bro ilk deneyim icin neden 6 ? En az 2 sefer kafa yasardin 6 ile,3 bile cok iyi yetiyor hatta ben 2.5 a cekicem bir sonrakinde.
3 şöyle güzel bi salladı dimi :)

Tribin ilk 40 dk'sı falan ağzıma sıçtı benim. Bildiğin yerden yere vurdu. Kalkıp portakal suyunun kapağını açtım, tam vuracaktım, birlikte takıldığım dostum "hepsi seninle ilgili, güzeli olunca ders çalış, kötüsü olunca kaçış mı?" dedi. Portakal suyunu bırakıp tribe geri döndüm. İyi ki ayılmaya çalışmamışım. Sonrası olağanüstüydü.
 
3 şöyle güzel bi salladı dimi :)

Tribin ilk 40 dk'sı falan ağzıma sıçtı benim. Bildiğin yerden yere vurdu. Kalkıp portakal suyunun kapağını açtım, tam vuracaktım, birlikte takıldığım dostum "hepsi seninle ilgili, güzeli olunca ders çalış, kötüsü olunca kaçış mı?" dedi. Portakal suyunu bırakıp tribe geri döndüm. İyi ki ayılmaya çalışmamışım. Sonrası olağanüstüydü.
Hep 3 aliyorum ben bro 4 sefer denedim.3 tam benim kalemim ama 2.5 ile arasinda ne kadar fark olucak merak ediyorum acikcasi :) 4 gr ma cikarim 3-4 sefer daha kullandiktan sonra.aynen ilk gelisi cok acaip resmen teslim ol birader çökucem simdi sana diyor,ben hic korkup endise duymuyorum aninda teslimim kendisine :D
 

Feanor23

Yeni üye
Ben de back yarddan alışveriş yaptım.Sağ olsun "kargoya vereceğim" dediği günde kargoyu verdi.Gramaj tam olarak sipariş ettiğim kadardı ve demek kisattığı golden teacherı yetiştirmesini iyi biliyor ki beklentilerimi fazlasıyla karşıladı.Telegram satıcılarının arasından dolandırıcı olmayan birisinin çıkmış olması bir yana sunduğu hizmetin göya bilindik kurumlardan(Mesela kendi inernet sitesi olan fitness ürünü şirketleri) daha iyi hizmet sunmasıyla beni oldukça şaşırttı.Kısacası Back yarddan mantarınızı rahat rahat satın alabilirsiniz.

5gramlık tribin nasıl olduğuyla ilgili kısa bir özetleme yapmam gerekirse:Sizin yukarıda bahsettiğiniz türdeki deneyimlerin yanında şizofreni semptomlarının çoğunu gösterdiğimi anladım.Trip anında kafamdaki düşüncelerin hepsi çok daha güçlü ve eş zamanlı bir şekilde ortaya çıkınca benim zaten delirmenin kıyısında olduğum ortaya çıktı.Kendimi birleştirmek için kullanmıştım aslında ama aslında bu amaçla hareket ediyor oluşumun bile şizofrenik bir davranış bozukluğu olduğunu anladım.Çünkü kafamdaki o birleştirilmek isteyen ve kendisini ayrışmış olanlardan farklı gören benliğim dilime hakim olup benimle konuştu ve benim yalnız olduğumu,bir olduğumu söyledi ki bu benim kendimi birleştirmek için,kararlı ve strese karşı dayanıklı olmak için kendime sürekli söylediğim bir mantraydı.Ancak şimdi bu mantranın somutlaşmış hali bana her zamanki gibi perdelerin arkasından değil apaçık bağıra bağıra nutuk verirken gördüm ki aslında benim paramparça olmamın sonucu diyordu sürekli "Ben birim,ben tekim bu yüzden kafamdaki cümleler sussun.Çünkü burada benden başka kimse yok" diye.En iyi tavsiyeleri en fazla problemi olanların söylediği doğrudur ama ben ondan daha doğrusu olanın(en azından kişinin iç dünyasında) sürekli tavsiye vermeye çalışanın problemin ta kendisi olduğu olduğunu düşünüyorum artık.Peki bu sürekli birleş ve yalnız ol diyen kendisinin bu durumda hiç var olmayacağını bildiği halde nasıl oldu da bilinçaltımda yıllarca yaşadı dersiniz? Bana kalırsa bu kişilik benim ölüm istemimin ürünü.Ya da daha doğrusu ölü istemim.

Siz de filmlerden bazı karakterlerin sadece yaşama sevincini kaybettikleri için öldüklerini görmüş/duymuşsunuzdur.İnsan eğer hayatı istemeyi bırakırsa o anda bırakmış olur hayatı bence.İşte bu şekilde zaten ölü olan,yani hayatı istemeyi bırakmış olan kısmım,benim ölü olan istemim kendini yıllar boyu gerçekleşmek istiyordu(ölmek istiyordu) ama trip anında bu son derece açık hale geldi.Bütün düşünceler idealler ve onların toplamı olan bizim sürekli kendimizi gerçekleştirmeye çalıştığımıza aşina olduğum için bu durum bana çok daha sıra dışı gelmedi.
 

Woppy

Ordinaryüs
Ben de back yarddan alışveriş yaptım.Sağ olsun "kargoya vereceğim" dediği günde kargoyu verdi.Gramaj tam olarak sipariş ettiğim kadardı ve demek kisattığı golden teacherı yetiştirmesini iyi biliyor ki beklentilerimi fazlasıyla karşıladı.Telegram satıcılarının arasından dolandırıcı olmayan birisinin çıkmış olması bir yana sunduğu hizmetin göya bilindik kurumlardan(Mesela kendi inernet sitesi olan fitness ürünü şirketleri) daha iyi hizmet sunmasıyla beni oldukça şaşırttı.Kısacası Back yarddan mantarınızı rahat rahat satın alabilirsiniz.

5gramlık tribin nasıl olduğuyla ilgili kısa bir özetleme yapmam gerekirse:Sizin yukarıda bahsettiğiniz türdeki deneyimlerin yanında şizofreni semptomlarının çoğunu gösterdiğimi anladım.Trip anında kafamdaki düşüncelerin hepsi çok daha güçlü ve eş zamanlı bir şekilde ortaya çıkınca benim zaten delirmenin kıyısında olduğum ortaya çıktı.Kendimi birleştirmek için kullanmıştım aslında ama aslında bu amaçla hareket ediyor oluşumun bile şizofrenik bir davranış bozukluğu olduğunu anladım.Çünkü kafamdaki o birleştirilmek isteyen ve kendisini ayrışmış olanlardan farklı gören benliğim dilime hakim olup benimle konuştu ve benim yalnız olduğumu,bir olduğumu söyledi ki bu benim kendimi birleştirmek için,kararlı ve strese karşı dayanıklı olmak için kendime sürekli söylediğim bir mantraydı.Ancak şimdi bu mantranın somutlaşmış hali bana her zamanki gibi perdelerin arkasından değil apaçık bağıra bağıra nutuk verirken gördüm ki aslında benim paramparça olmamın sonucu diyordu sürekli "Ben birim,ben tekim bu yüzden kafamdaki cümleler sussun.Çünkü burada benden başka kimse yok" diye.En iyi tavsiyeleri en fazla problemi olanların söylediği doğrudur ama ben ondan daha doğrusu olanın(en azından kişinin iç dünyasında) sürekli tavsiye vermeye çalışanın problemin ta kendisi olduğu olduğunu düşünüyorum artık.Peki bu sürekli birleş ve yalnız ol diyen kendisinin bu durumda hiç var olmayacağını bildiği halde nasıl oldu da bilinçaltımda yıllarca yaşadı dersiniz? Bana kalırsa bu kişilik benim ölüm istemimin ürünü.Ya da daha doğrusu ölü istemim.

Siz de filmlerden bazı karakterlerin sadece yaşama sevincini kaybettikleri için öldüklerini görmüş/duymuşsunuzdur.İnsan eğer hayatı istemeyi bırakırsa o anda bırakmış olur hayatı bence.İşte bu şekilde zaten ölü olan,yani hayatı istemeyi bırakmış olan kısmım,benim ölü olan istemim kendini yıllar boyu gerçekleşmek istiyordu(ölmek istiyordu) ama trip anında bu son derece açık hale geldi.Bütün düşünceler idealler ve onların toplamı olan bizim sürekli kendimizi gerçekleştirmeye çalıştığımıza aşina olduğum için bu durum bana çok daha sıra dışı gelmedi.
Knk usanmadan okudum yazdıklarının hepsını bir s...m anlamadım k bakma sen zaten şizofrenmişsinde farkında degilmiştin mantar bunu ortaya vurmus.
 
Ü

Üye silindi 30498

Guest
Ben de back yarddan alışveriş yaptım.Sağ olsun "kargoya vereceğim" dediği günde kargoyu verdi.Gramaj tam olarak sipariş ettiğim kadardı ve demek kisattığı golden teacherı yetiştirmesini iyi biliyor ki beklentilerimi fazlasıyla karşıladı.Telegram satıcılarının arasından dolandırıcı olmayan birisinin çıkmış olması bir yana sunduğu hizmetin göya bilindik kurumlardan(Mesela kendi inernet sitesi olan fitness ürünü şirketleri) daha iyi hizmet sunmasıyla beni oldukça şaşırttı.Kısacası Back yarddan mantarınızı rahat rahat satın alabilirsiniz.

5gramlık tribin nasıl olduğuyla ilgili kısa bir özetleme yapmam gerekirse:Sizin yukarıda bahsettiğiniz türdeki deneyimlerin yanında şizofreni semptomlarının çoğunu gösterdiğimi anladım.Trip anında kafamdaki düşüncelerin hepsi çok daha güçlü ve eş zamanlı bir şekilde ortaya çıkınca benim zaten delirmenin kıyısında olduğum ortaya çıktı.Kendimi birleştirmek için kullanmıştım aslında ama aslında bu amaçla hareket ediyor oluşumun bile şizofrenik bir davranış bozukluğu olduğunu anladım.Çünkü kafamdaki o birleştirilmek isteyen ve kendisini ayrışmış olanlardan farklı gören benliğim dilime hakim olup benimle konuştu ve benim yalnız olduğumu,bir olduğumu söyledi ki bu benim kendimi birleştirmek için,kararlı ve strese karşı dayanıklı olmak için kendime sürekli söylediğim bir mantraydı.Ancak şimdi bu mantranın somutlaşmış hali bana her zamanki gibi perdelerin arkasından değil apaçık bağıra bağıra nutuk verirken gördüm ki aslında benim paramparça olmamın sonucu diyordu sürekli "Ben birim,ben tekim bu yüzden kafamdaki cümleler sussun.Çünkü burada benden başka kimse yok" diye.En iyi tavsiyeleri en fazla problemi olanların söylediği doğrudur ama ben ondan daha doğrusu olanın(en azından kişinin iç dünyasında) sürekli tavsiye vermeye çalışanın problemin ta kendisi olduğu olduğunu düşünüyorum artık.Peki bu sürekli birleş ve yalnız ol diyen kendisinin bu durumda hiç var olmayacağını bildiği halde nasıl oldu da bilinçaltımda yıllarca yaşadı dersiniz? Bana kalırsa bu kişilik benim ölüm istemimin ürünü.Ya da daha doğrusu ölü istemim.

Siz de filmlerden bazı karakterlerin sadece yaşama sevincini kaybettikleri için öldüklerini görmüş/duymuşsunuzdur.İnsan eğer hayatı istemeyi bırakırsa o anda bırakmış olur hayatı bence.İşte bu şekilde zaten ölü olan,yani hayatı istemeyi bırakmış olan kısmım,benim ölü olan istemim kendini yıllar boyu gerçekleşmek istiyordu(ölmek istiyordu) ama trip anında bu son derece açık hale geldi.Bütün düşünceler idealler ve onların toplamı olan bizim sürekli kendimizi gerçekleştirmeye çalıştığımıza aşina olduğum için bu durum bana çok daha sıra dışı gelmedi.

Mantar mükemmel bir yansıtıcıdır. Fakat şunu iyi ayırt edebiliyor olmak gerekir; Bazı şeyler var olan düşüncelerimiz, bazıları ise varlığın ta kendisidir. Bu kadar kısa bir deneyim ile hangisinin var olan realite hangisinin over thing olduğunu ayırt edebilmemiz mümkün değil. Ayrıca... Hayatı istemeyi bırakmak hayatın kendisiyle doğrudan ilişkili olduğundan içinde hayat barındırır dostum :)

Yaşam tüm hızıyla varlığını sürdüren ve bizim gibi küçük ayrıntıların ne tür koşullar içerisinde barındığını hiç sikine takmayan güçlü bir kanserdir. Fakat burada biz aciz yaratıkların atladığı ince bir ayrıntı var. O da kanserin tüm hücrelerden daha sağlıklı ve çok daha güçlü oluşu. Kanserin bizi öldürme sebebi normalde var olan hücrelerimizden çok daha güçlü olmasındandır. Çoğu zaman yaşamın kötülüğüne, dayanılmaz koşullarına odaklanıyor olmamız da bizim güçsüzlüğümüzle doğrudan ilişkilidir. Güçsüz olmak bir problem mi? Asla değil. Hayatımın en güzel dönemleri başlamadan önce kendimi küvetin içinde salya sümük ağlayıp şarap içerken ya da bir inşaatın içerisinde bir kaç kemiğim kırılmış acil ilkyardım ekibine ihtiyacım varken buldum. Ya da bir binanın tepesinde oturup ölümün ne olduğunu anlamak adına kafamı hızla çalıştırma dürtüsünden sigara içerken buldum. Konversiyon bozuklukları, panik atak, DTKB, ASKB, hipokandria...

İnsan bazen içinde bulunduğu şeylere bakıp "Burası son durak dostum. O kadar büyük sıçtın ki, artık çıkış yok" diyebiliyor. Fakat bir gün gözünü öyle bir yerde açıyorsun ki, işte gözlerini doldu dolu yaşartıp gökyüzünü izlemeni sağlayan o mükemmel huzurun zaferi, işte hayatın sana borçlu olduğu şeyleri vermeye başladığı o güzel zamanların gelişi. İşte artık yaşam denen kanserin bizzat kendisi oluşun. Gökte uçan bir kuşa, yerde kedi maması yiyen martıya, baldır bacak minicik ayaklarıyla koşan küçük çocuklara, havaya, doğaya, tüm mükemmelliğe...

Ölüm nedir? Bilmiyoruz.

Fakat yaşam, onunla dans etmeye başladığında, bir daha asla karşına çıkmayacak mükemmel partnerin kendisidir. Nefes alın dostlar.

Sadece bu nefesin bile yaşam koşullarımız için ne kadar gerekli olduğunu ve sürekli nasıl da burnumuzun dibinde olduğunu düşünüp şükür edin. Dinle alakalı bir şey değil bu. Bu kaotik düzene olan inanç, aşk...

Yaşayın işte ****...


Saygı ve sevgiler...
 

M@ykıl

Kıdemli Üye
Mantar mükemmel bir yansıtıcıdır. Fakat şunu iyi ayırt edebiliyor olmak gerekir; Bazı şeyler var olan düşüncelerimiz, bazıları ise varlığın ta kendisidir. Bu kadar kısa bir deneyim ile hangisinin var olan realite hangisinin over thing olduğunu ayırt edebilmemiz mümkün değil. Ayrıca... Hayatı istemeyi bırakmak hayatın kendisiyle doğrudan ilişkili olduğundan içinde hayat barındırır dostum :)

Yaşam tüm hızıyla varlığını sürdüren ve bizim gibi küçük ayrıntıların ne tür koşullar içerisinde barındığını hiç sikine takmayan güçlü bir kanserdir. Fakat burada biz aciz yaratıkların atladığı ince bir ayrıntı var. O da kanserin tüm hücrelerden daha sağlıklı ve çok daha güçlü oluşu. Kanserin bizi öldürme sebebi normalde var olan hücrelerimizden çok daha güçlü olmasındandır. Çoğu zaman yaşamın kötülüğüne, dayanılmaz koşullarına odaklanıyor olmamız da bizim güçsüzlüğümüzle doğrudan ilişkilidir. Güçsüz olmak bir problem mi? Asla değil. Hayatımın en güzel dönemleri başlamadan önce kendimi küvetin içinde salya sümük ağlayıp şarap içerken ya da bir inşaatın içerisinde bir kaç kemiğim kırılmış acil ilkyardım ekibine ihtiyacım varken buldum. Ya da bir binanın tepesinde oturup ölümün ne olduğunu anlamak adına kafamı hızla çalıştırma dürtüsünden sigara içerken buldum. Konversiyon bozuklukları, panik atak, DTKB, ASKB, hipokandria...

İnsan bazen içinde bulunduğu şeylere bakıp "Burası son durak dostum. O kadar büyük sıçtın ki, artık çıkış yok" diyebiliyor. Fakat bir gün gözünü öyle bir yerde açıyorsun ki, işte gözlerini doldu dolu yaşartıp gökyüzünü izlemeni sağlayan o mükemmel huzurun zaferi, işte hayatın sana borçlu olduğu şeyleri vermeye başladığı o güzel zamanların gelişi. İşte artık yaşam denen kanserin bizzat kendisi oluşun. Gökte uçan bir kuşa, yerde kedi maması yiyen martıya, baldır bacak minicik ayaklarıyla koşan küçük çocuklara, havaya, doğaya, tüm mükemmelliğe...

Ölüm nedir? Bilmiyoruz.

Fakat yaşam, onunla dans etmeye başladığında, bir daha asla karşına çıkmayacak mükemmel partnerin kendisidir. Nefes alın dostlar.

Sadece bu nefesin bile yaşam koşullarımız için ne kadar gerekli olduğunu ve sürekli nasıl da burnumuzun dibinde olduğunu düşünüp şükür edin. Dinle alakalı bir şey değil bu. Bu kaotik düzene olan inanç, aşk...

Yaşayın işte ....


Saygı ve sevgiler...
İnsan! Evrenin hem içinde, hem de evren onun içinde. Her hücremizle, her zerremizle ve hatta her düşüncemizle, madde ve mana, müsbet ve menfii diye nitelendirdiğimiz her ne varsa O'ndan bi parçayız. Basit değiliz, bilakis eşsiziz. SkippeRR kanka olayın farkında ve aydınlanmış bir arkadaşımızsın. Haddime değil tabi ki ne olduğunu söylemek yanlış anlama. Yaşadıkların ve dolayısıyla yazdıkların, nihayetinde vardığın nokta ışık tutacak cinsten. Eyvallah :)
 

Feanor23

Yeni üye
Öncelikle belirtmek isterim ki özenli bir cevap yazdığın için gerçekten sağ ol.

Bu kadar kısa bir deneyimle neyin gerçek neyin gerçek olmadığını ayırt edemeyeğimiz konusunda normal koşullar altında sana katılırdım ancak yazı da belirttiğim gibi 6 saat boyunca diğer personalarımla konuştuktan sonra onların aslında bilinçaltımda olduklarını düşünüyor oluşumun açığa çıkması kadar normal ve beklendik bir olay olamaz ki bu da benim zaten kendimi bildim bileli psikoza yatkın olmamdan kaynaklı bir durum olduğunu düşünüyorum.Açıkçası subjektif bir fikir olarak bile alsam fikrine katılmıyorum.Eğer nesnel olarak düşünürsem ise ele bile almadan görmezden gelmek durumundayım çünkü saykodelik maddelerin ego ölümüne yol açtığı tahminim odur ki bu maddeleri kullananlar arasında ki en bilindik konulardan birisidir.Hayatı istememenin de hayat barındırdığı fikrine gelince:Kendimi anlatamadığım için anlamadığının gayet farkındayım ama dediğim gibi özet olarak geçmem gerekiyordu çünkü 20 sayfalık felsefi bir metin bu forumun formatına pek uygun düşmezdi.Ama yine de burada tekrardan bir özetleyeceğim:

Demek istediğim bu kendisini öldürmek isteyen düşüncelerin ürünü olan personayı zaten benim gerçekte yaşamadığı ve benim kuklayı konuşturan bir kukla sanatçısı gibi onu konuşturmaya çalışıyor oluşumdu.Ve "kendisini gerçekleştirmek istiyor" derken de gerçekte ölü olduğu için ölmek istiyor oluşuna bağlamak istemiştim.Yani senin bahsettiğin gibi hayatı istemediği durumda bile içinde hayat barındırması söz konusu değil çünkü o içinde hiçbir zaman hayat ya da anlam barındırmadı o sadece anlaşılan yani ölmüş anlamlardan ibaretti.Sonuna kadar anladığım ya da anladığımı düşündüğüm ve bu şekilde sonunu getirdiğim anlamların ürünüydü.Aslında o kafamdaki bütün sesler gibi canlı olduğum yaşıyor olduğum dolayısıyla özgür irademin olduğu yanılsaması uğruna yaşattığım ayakta tuttuğum bir cesetti.Hepimiz bir varlığın canlı ya da özgür iradeye sahip oluşunu daha doğrusu onun bir objeden daha fazlası olduğu yanılgısına dil nedeniyle düştük.Dolayısıyla bu yanılgıyı kendim için diğerlerinden daha fazla uyguluyor oluşum da belki de benim bu insanları n objeden fazlası olduğuna dair dildende öte sosyal normların ben de oluşturduğu bir baskının ürünü olduğu için(ki bu feminist çağ da hepimiz de az ya da çok bu durum söz konusudur,ne alaka olduğunu açıklayacak kadar uzatamam ne yazık ki) bunu dil ile kompanse ermeye çalışıyorum belki ve bu yüzden cansız olduğu çok ortada olan taraflarımı bile kukla gibi oynatıyorum sürekli.Ama bildim tek oyun vardır benim ve aynı şekilde hepinizin:Gerçekleşmek.İşte sanırım bu yüzden canlandırdığım ölüler bile her ne kadar biçimsel olarak yaşamı öğüt ettirmeye çalışsam da onlara her zaman söylediklerinin tek anlamı ölüm olacak.Ve belki eğer yeterince kafayı kırarsam ölümün anlamamın imkansız olduğunu düşünüp(bu yüzden sözcüklerle göya anlam katmaya devam edip cinlerden felan kelam almaya başlayacaktım)var olan tek anlam olan ölümü de "anlamaya" daha doğrusu öldürmeye çalışacaktım.Ve bunu nasıl yapardım bem olsaydım tahmin edebilirsiniz.Ölümün ardına sonsuz bir hayat koyardım ve buna ahiret derdim.Bu şekilde var olan tek bilinmezliği,tek anlamı,insanı aydınlatmaktan öte gözlerini açan ölüm olmadan,ışığın(Farkında olduğumuz şeylerin) kendisi olan hayatla gözü aydınlananlardan olmam imkansız hale gelirdi.Hayattan mutlu olanlardan olmam imkansız hale gelirdi.İşte bu yüzden ölüme anlam verme çabam olarak bu personam, ki ölüyor olmadan yaşıyor olunamayacağına,ölümün bilinmezliğini ve zamansızlığını kabullenmeden yaşanılamayacağına inanan birisi olarak bence zaten yaşamıyordur.Benim ölümü kabullenemiyor,yani ölemiyor ve dolayısıyla yaşayamıyor olmamın ürünüdür.Ceset derken kast ettiğim buydu işte bir ceset canlının(yani benim canlı olarak gördüğüm insanları taklit etmemin desem daha doğru olur) yaşamıyor olmasının ürünüdür aynı bu bahsettiğim kişilik gibi.

Bu arada yanlış anlamayın aydılandığımı,birden gerçekle kurguyu birbirinden ayırduğımı idda etmiyorum.Bunlar zaten farkında olduğum ama emin olmaktan kaçındığım yargılardı.Ama bu geçirdiğim tripten sonra artık emin olmamam imkansız hale geldi
 
Son düzenleme:
Ü

Üye silindi 30498

Guest
İnsan! Evrenin hem içinde, hem de evren onun içinde. Her hücremizle, her zerremizle ve hatta her düşüncemizle, madde ve mana, müsbet ve menfii diye nitelendirdiğimiz her ne varsa O'ndan bi parçayız. Basit değiliz, bilakis eşsiziz. SkippeRR kanka olayın farkında ve aydınlanmış bir arkadaşımızsın. Haddime değil tabi ki ne olduğunu söylemek yanlış anlama. Yaşadıkların ve dolayısıyla yazdıkların, nihayetinde vardığın nokta ışık tutacak cinsten. Eyvallah :)

Hakkımda böyle bir düşünceyi başkasından duymak gurur verici. Fakat ben bu mertebenin yüceliğine vardığımı iddia edemem. Ne mutlu farkında olanlara. Eyvallah :)



Öncelikle belirtmek isterim ki özenli bir cevap yazdığın için gerçekten sağ ol.

Bu kadar kısa bir deneyimle neyin gerçek neyin gerçek olmadığını ayırt edemeyeğimiz konusunda normal koşullar altında sana katılırdım ancak yazı da belirttiğim gibi 6 saat boyunca diğer personalarımla konuştuktan sonra onların aslında bilinçaltımda olduklarını düşünüyor oluşumun açığa çıkması kadar normal ve beklendik bir olay olamaz ki bu da benim zaten kendimi bildim bileli psikoza yatkın olmamdan kaynaklı bir durum olduğunu düşünüyorum.Açıkçası subjektif bir fikir olarak bile alsam fikrine katılmıyorum.Eğer nesnel olarak düşünürsem ise ele bile almadan görmezden gelmek durumundayım çünkü saykodelik maddelerin ego ölümüne yol açtığı tahminim odur ki bu maddeleri kullananlar arasında ki en bilindik konulardan birisidir.Hayatı istememenin de hayat barındırdığı fikrine gelince:Kendimi anlatamadığım için anlamadığının gayet farkındayım ama dediğim gibi özet olarak geçmem gerekiyordu çünkü 20 sayfalık felsefi bir metin bu forumun formatına pek uygun düşmezdi.Ama yine de burada tekrardan bir özetleyeceğim:

Demek istediğim bu kendisini öldürmek isteyen düşüncelerin ürünü olan personayı zaten benim gerçekte yaşamadığı ve benim kuklayı konuşturan bir kukla sanatçısı gibi onu konuşturmaya çalışıyor oluşumdu.Ve "kendisini gerçekleştirmek istiyor" derken de gerçekte ölü olduğu için ölmek istiyor oluşuna bağlamak istemiştim.Yani senin bahsettiğin gibi hayatı istemediği durumda bile içinde hayat barındırması söz konusu değil çünkü o içinde hiçbir zaman hayat ya da anlam barındırmadı o sadece anlaşılan yani ölmüş anlamlardan ibaretti.Sonuna kadar anladığım ya da anladığımı düşündüğüm ve bu şekilde sonunu getirdiğim anlamların ürünüydü.Aslında o kafamdaki bütün sesler gibi canlı olduğum yaşıyor olduğum dolayısıyla özgür irademin olduğu yanılsaması uğruna yaşattığım ayakta tuttuğum bir cesetti.Hepimiz bir varlığın canlı ya da özgür iradeye sahip oluşunu daha doğrusu onun bir objeden daha fazlası olduğu yanılgısına dil nedeniyle düştük.Dolayısıyla bu yanılgıyı kendim için diğerlerinden daha fazla uyguluyor oluşum da belki de benim bu insanları n objeden fazlası olduğuna dair dildende öte sosyal normların ben de oluşturduğu bir baskının ürünü olduğu için(ki bu feminist çağ da hepimiz de az ya da çok bu durum söz konusudur,ne alaka olduğunu açıklayacak kadar uzatamam ne yazık ki) bunu dil ile kompanse ermeye çalışıyorum belki ve bu yüzden cansız olduğu çok ortada olan taraflarımı bile kukla gibi oynatıyorum sürekli.Ama bildim tek oyun vardır benim ve aynı şekilde hepinizin:Gerçekleşmek.İşte sanırım bu yüzden canlandırdığım ölüler bile her ne kadar biçimsel olarak yaşamı öğüt ettirmeye çalışsam da onlara her zaman söylediklerinin tek anlamı ölüm olacak.Ve belki eğer yeterince kafayı kırarsam ölümün anlamamın imkansız olduğunu düşünüp(bu yüzden sözcüklerle göya anlam katmaya devam edip cinlerden felan kelam almaya başlayacaktım)var olan tek anlam olan ölümü de "anlamaya" daha doğrusu öldürmeye çalışacaktım.Ve bunu nasıl yapardım bem olsaydım tahmin edebilirsiniz.Ölümün ardına sonsuz bir hayat koyardım ve buna ahiret derdim.Bu şekilde var olan tek bilinmezliği,tek anlamı,insanı aydınlatmaktan öte gözlerini açan ölüm olmadan,ışığın(Farkında olduğumuz şeylerin) kendisi olan hayatla gözü aydınlananlardan olmam imkansız hale gelirdi.Hayattan mutlu olanlardan olmam imkansız hale gelirdi.İşte bu yüzden ölüme anlam verme çabam olarak bu personam, ki ölüyor olmadan yaşıyor olunamayacağına,ölümün bilinmezliğini ve zamansızlığını kabullenmeden yaşanılamayacağına inanan birisi olarak bence zaten yaşamıyordur.Benim ölümü kabullenemiyor,yani ölemiyor ve dolayısıyla yaşayamıyor olmamın ürünüdür.Ceset derken kast ettiğim buydu işte bir ceset canlının(yani benim canlı olarak gördüğüm insanları taklit etmemin desem daha doğru olur) yaşamıyor olmasının ürünüdür aynı bu bahsettiğim kişilik gibi.

Bu arada yanlış anlamayın aydılandığımı,birden gerçekle kurguyu birbirinden ayırduğımı idda etmiyorum.Bunlar zaten farkında olduğum ama emin olmaktan kaçındığım yargılardı.Ama bu geçirdiğim tripten sonra artık emin olmamam imkansız hale geldi

Boudrillard'ın (Kötülüğün şeffaflığı) isimli kitabını hatırlatıyor konuşman. Hemen bunlara dalarken ardından "Hakan Günday" yankılanıyor zihnimde. Böyle derin manalar arasında kaybolan, hatta bu derinliğin yetmediğini düşünüp cehenneme kadar tüm fikirleri kazan güzel dost. Umuyorum ki güzellikler seni bulacaktır.

Sevgiler., Saygılar...
 
3 şöyle güzel bi salladı dimi :)

Tribin ilk 40 dk'sı falan ağzıma sıçtı benim. Bildiğin yerden yere vurdu. Kalkıp portakal suyunun kapağını açtım, tam vuracaktım, birlikte takıldığım dostum "hepsi seninle ilgili, güzeli olunca ders çalış, kötüsü olunca kaçış mı?" dedi. Portakal suyunu bırakıp tribe geri döndüm. İyi ki ayılmaya çalışmamışım. Sonrası olağanüstüydü.
Bro, tripsitter bulmakta zorlanıyorum. Mesela dış mekan için ormanda tek başına bu mantarı tüketmek ne gibi bir sıkıntı olur ? Acıkma susama olayı oluyor mu gerçi kişiden kişiye göre değişir heralde ? bir de yanımızda portakal suyu, çikolata falan mı bulunduracağız sonlandırabilmek için ,
susama olayı falan oluyorsa direk el portakal suyuna gider ve çöp olur seans :)
 
Ü

Üye silindi 30498

Guest
Bro, tripsitter bulmakta zorlanıyorum. Mesela dış mekan için ormanda tek başına bu mantarı tüketmek ne gibi bir sıkıntı olur ? Acıkma susama olayı oluyor mu gerçi kişiden kişiye göre değişir heralde ? bir de yanımızda portakal suyu, çikolata falan mı bulunduracağız sonlandırabilmek için ,
susama olayı falan oluyorsa direk el portakal suyuna gider ve çöp olur seans :)


Kankacım öncelikle bilmelisin ki mantarda trip killer hiçbir işe yaramıyor. Yani ben portakal suyu vurayım da ayılayım gibi bir durum yok. Kısacası çıkış kapısı bulunmuyor :)

İlk deneme için kesinlikle dış mekan tavsiye etmem. Kontrol edilemeyen bir şey olmasa da bilmeni isterim ki bir trans süresi var. Su isteği oluyor, fakat ne içtiğini bilecek kadar ayıksın. Tuvalete giderken bile zigzag çizerek gidiyorsun ilk denemelerde. Bu sebeple evde olmak çok daha konforlu. En azından şimdilik. Yoksa golden ile doğanın uyumu olağanüstü mükemmel. Dışarıda da yapabilirsin elbette fakat bu konuda ıcBlue dostumun hep verdiği güzel bir örnek var; "Düşer bir yerde kafa tasını çatlatırsın, beyninden kanlar akarken sen (aa kuşlar ne güzel uçuyor) diye gök yüzüne bakarsın" Trip sitting biraz kişiden kişiye göre değişir açıkçası. İlk denememde 2.5 gram kadar tükettim ve birlikte tükettiğim tüm arkadaşların bir kimyasal geçmişi vardı. Bu sebeple ayılmak istediğimizde üçten geriye sayıp parmak şıklatıyorduk ve sanki hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorduk. İlk gerçek acıkma hali 4. 5. saatte falan geliyor. Bu durumu yemekten keyif aldığın abur cubur ile geçirebilirsin. Ve inanılmaz zevk veriyor. Fakat yine de evde olmaya özen göstermeni tavsiye ederim. En azından ilk trip için.

Mutlu tripler.


Saygılar Sevgiler.
 

içmiyomkiben

Yeni üye
Arkadaşlar merhabalar. Hocamız Haziran 9 demişti çünkü bi mahkemesi vardı. Mahkeme iyi sonuçlandı. Sıkıntı yok. Sizler istediğinizden alışveriş yapmakta tabiki serbestsiniz. Ancak bu işi ilk defa bu şekilde yayan anlatan herkese öğreten yardımcı olan uygulatan kişi olarak BURNWEEDBURN YENİ HESABINI DUYURUYOR.

burnweedburn2
ulaşamıyoruz kendisine başka bir hesap var mı
 

rage

Yeni üye
Selamlar,

10 gün önce Cumartesi günü ilk deneyimimi yaşadım. @SkippeRR ve @IcBlue tüm dediklerinizi uyguladım. Detaylı paylaşımlarınız için çok teşekkür ederim. Mükemmel bir deneyimdi :)

Şimdi ben de kendi deneyimimle ilgili biraz detay vereceğim. 40' lı yaşlarımdayım ve dediğim gibi bu benim ilk mantar deneyimimdi. Bunun sebebi hem daha önceleri kendimi hazır hissetmemiş olmam, hazır hissettiğimde de temin problemi vs.vs.

Mantarı hiç bir zaman lay lay lom bir eğlence maddesi olarak görmedim. Dolayısıyla bu ilk deneyimim için de kendimi 3 gün öncesinden hayvansal gıda ve weed diyetine soktum. Alkol zaten almıyorum gibi bir şey.

Cumartesi günü sabahtan kalktım, Spora gittim. Tek atladığım nokta burası oldu sanırım. Antrenmanda fazla yordum kendimi ama sorun olmadı. Sadece yorgundum. Öğleden sonra eve geldim. Duşumu aldım ve saat 19:30 gibi 2.5 Gr mantarı yarım saat boyunca 1 tam limonun suyunda beklettim. Yarım saat sonra üzerine 1 tatlı kaşığı bal ve sıcak su ekleyip 10 dakika kadar daha bekledikten sonra hepsini içtim. Dibinde kalanları da yedim. Bence kesinlikle çok lezzetliydi bu arada :)

TV karşısında kanepeye uzanıp beklemeye başladım. @SkippeRR ve @IcBlue nun paylaştıkları videoları zaten hazırlamıştım öncesinden ama özellikle @SkippeRR bromun önerdiği videoda çok uzun saatler geçirdim :)

İlk 25 - 30 dk sanki hiç etki olmayacak tadında geçti. Sonra duvardaki taşlarda hafif hafif hareketlenmeler başladı. Fakat başka nereye baksam hiçbir etki görünmüyordu. O yüzden placebo effect görüyorum sanırım diye bile düşündüm.

45 - 60 dk sonra çenem kasılmaya başladı. Bunu hiç duymamıştım o yüzden anlam veremedim ama kendimi tamamen mantara bırakmıştım ve ne olacak, ne bitecek vs. diye hiç sorgulamamaya başladım. Birden bire duvardaki taşlar ve hatta duvarın kendisi deli gibi hareket etmeye, genişleyip daralmaya başladı. O an hayretle ayağa fırlayıp duvara gidip dokunduğumu hatırlıyorum :)

Bu arada ne bir mide bulantısı ne de rahatsız edici başka hiçbir şey yaşamadım trip boyunca.

Devamıysa çok ama çok güzeldi. Eşim tripsitter olarak başımdaydı ama hiç gerek bile yokmuş. Fakat ilk tacrübem olduğundan ve etkisini bilmediğimden dolayı yanımda olması iyi oldu. Ara ara gördüklerim ve hissettiklerimle ilgili rapor veriyordum :)

Müzik inanılmazdı. Mantarla o kadar uyumluydu ki anlatamam. Hiç bir şekilde yönlendirmeye çalışmadan kendimi tamamen mantara bıraktım. Kontrastlar arttı, renkler inanılmaz şekilde canlandı. Tekrar dışarı baktığımda penceremin önündeki ağaçların yapraklarının bana doğru uzanır gibi dalgalandığını görüyordum ve inanılmaz mutlu bir ruh hali içindeydim.

Ne kadar süre sonra acıktım hatırlamıyorum ama yemek yerken çeneme vurdu ve deli gibi eşimle konuşmaya başladım. O konuşurken sesleri dalgalar halinde gördüğümü hatırlıyorum.

Sonra tekrar uzandım. Kedilerle yerlerde yuvarlanıp oyunlar oynadık :) 2 - 3 saat sonra bir sigara yaktım. Mantarı yemeden önce 4-5 tane hazırlamıştım zaten. Yaktığım ilk sigara acaip bir etki yaptı. Harikaydı.

4-5 saat sonra etkinin kaybolmaya başladığını hissedip sinirlendim ama çok çabuk geçti. Burada yine @SkippeRR broma teşekkür ederim. Tam bu an için tavsiyesi aklıma geldi ve tüm sinir hemen geçti. Kendimi, yaşattıklarından dolayı içimden mantara teşekkür ederken buldum :)

Çok fazla kelimelere dökerek anlatabileceğim bir deneyim değil. En azından, tecrübe etmemiş birine çok anlatabileceğim bir şey değil.

Beni en çok etkileyen ve aklımdan çıkmayan görüntülerden biri uzanıp gözümü kapadığım anlardan birinde oldu. Trainspotting' de Evan McGregor' un yere uzanıp yerin içine girdiği anı yaşadım resmen.

@SkippeRR ın da dediği gibi bunlar kimseyi özendirmek için yazdığım şeyler değil. Bunu bir uyuşturucu olarak görmek de doğru gelmiyor bana. Daha çok öğretici bir deneyim diyebilirim. Tam beklediğim gibi, Hatta çok daha fazlası.

2. için bir 15 - 20gün daha geçmesini bekliyorum şimdi. Bu sefer 3.5 Gr deneyeceğim ve limon yerine farklı bir şekilde tüketebilirim. Limonla yapıldığında etkisinin daha kısa sürdüğünü okumuştum bir yerlerde. Ne kadar doğru bilmiyorum. Bu konuda sizin tavsiyelerinizi de dinlemek isterim.

Bir de 2. deneyimimi dışarda yapmak istiyorum ama eğer bomboş ve güvenli bir ortam olmazsa yine evde yaparım. Etrafımda insan olmasına normalde bile pek tahammül edemezken o anlarda hiç istemem bile.

Benim için baştan sona, hiç endişe ve bad trip yaşamadan mis gibi geçen pozitif bir deneyim oldu. Sadece, daha önce okuduğum ve arkadaşlarımdan duyduğum, yedikten sonra hayata çok daha olumlu bakıyorsun vs. durumu bende olmadı.

Selamlar & Sevgiler
 
Son düzenleme:
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Grow Muhabbetleri
Help Users
  • New Rookie New Rookie:
    *** **** ****** ********* ********** hahahaha
  • New Rookie New Rookie:
    *** ***** ***** **** *****
  • New Rookie New Rookie:
    **** ***** hahahaha** ***** *** ******
  • bandaleros bandaleros:
    **** ***** ******* hahahaha ***** ****** ** ******** hahahahahahahaha
  • weedtr weedtr:
    ** hahahaha ******** ***** ********** ***** ****** ** ******** hahahahahahahaha
  • weedtr weedtr:
    ******** ***** hahahahahahahaha **** ***** *****
  • VisneliKadayif VisneliKadayif:
    ****** **** ********** *** ******** ***** hahahaha ** ****** *** **** *** hahahaha* ****** hahahaha* hahahaha**** ******** ***** hahahaha** ***** *** ******
  • esfanet esfanet:
    ***** ********
  • VisneliKadayif VisneliKadayif:
    ** *** ****** ***** *******
  • D doğadostu1004:
    ***** *********
  • D doğadostu1004:
    hahahaha*** ***** *** ****** ***** *******
  • esfanet esfanet:
    ***** *** ********** ** ********* **** hahahaha ******* ******
  • esfanet esfanet:
    ******* ****** **** ******** ****** ** ********** ****** ********* *** ** **** *** ****** ******* **** ** ***** ***** *** *******
  • B biggie34_:
    ****** ********* **** ** ******** hahahaha ***** **
  • esfanet esfanet:
    ***** ********* *** *** ****** ***** *** ********* ****** ***** hahahaha* hahahaha**
  • esfanet esfanet:
    ******** **** ******** ** *****
  • MalrukLord MalrukLord:
    ********* ***** **** **** ****** ********
  • esfanet esfanet:
    ** **** **** hahahaha *** *** ******* *** ******* ** ****** ******
  • esfanet esfanet:
    ******** **** ******** ***** ******* **********
  • esfanet esfanet:
    *** **** ***** **** hahahaha* ** **** *** ********** *** ******** ******** ** *** hahahaha *** ******* *******
  • A ax-b:
    ** **** ***** *** ***** *****
  • A ax-b:
    ****** ******* *** ******* hahahaha*
  • 2 2008Grower:
    ******* ****** ****** ******* ******* ** **** *** ******* ** hahahaha* ******** ****** **** **** ******** *** **********
    2 2008Grower: ******* ****** ****** ******* ******* ** **** *** ******* ** hahahaha* ******** ****** ****...
    Üst