Mantar yetiştirme 101

Ü

Üye silindi 30498

Guest
Hangi ülkedesin kanka sen? Bu arada çok zor olarak bahsettiğim tür azurescens, cubensis türleri yetiştirmesi kolay zaten senin satın alacağın sporların hepsi cubensis türleridir muhtemelen. Gereken adımları dikkatli bir şekilde yaparsan bence başarırsın, emeğinin çöp olacağını düşünmüyorum tecrübe edinmiş olursun bence.

Türe göre yetiştirme zorluğu değil, yetiştirme koşulu değişir. Hangi mantar sporu olursa olsun sıvı hale gelen spor print monkaryotik miselyum barındırır. Beslenmeye başlayan monkaryotik miselyumlar bir araya gelmeye, DNA alışverişi yapmaya ve dikaryotik miselyum oluşturmaya başlar. Buna hif oluşumu denir. Daha fazla besin kaynaklarına erişmek için yayılan miselyum, yeteri kadar geliştiğinde ve doğru şekillerde izolasyona tabi tutulduğunda rizomorf oluşum ile karşımıza çıkar. Buraya kadar teoride ifade ettiğim şeyler, türe göre değişmezler. Ve tüm bu süreçte yapacağın işlemlerin hepsi, mikrobiyolojik işlem bilgisi gerektirir.

He yok, çok önemli değil, ben pin görececğim diyorsan sıvı miselyumunu substrata basar gelişim gözlemlersin. Şanslıysan kontaminasyon görmeden hasata gidersin. Değilsen çöp edersin.

Yok o da yetmez, ben aldığım hasatı yerim diyip kontamine ürün tüketirsen de gözlerini büyük bir oranda hastanede açarsın.

Emeğim çöp olacak diye üzerine gitmezsen öğrenemezsin. Ama öğrenmek için doğru bilgilerle yola çıkmak gerekir. Bir kültür mantarı sporunu petri agara basıp izole etmek ile, cubensis mantar sporunu petri agara basıp izole etmek aynı şey. Substrat işleminden sonra değişir yetiştirme işlemindeki mevzular. Orada değişen şeyler de bazı türler (ki buna cubensis içerisindeki türler de dahil) farklı sıcaklık aralığı talep eder, diğer türlere göre daha kırılgandır, kimisine yumruk atsan bruising mavi göstermezken, kimisi kapı aralığından gelen bir esinti yüzünden bruising mavi oluşumlar gösterir. Yine de bu farklar, mantar yetiştirme sürecinde kontaminasyon oranını, türe bağlı olarak değiştirmez. Yetiştirme başarı oranı, kişinin hijyen protokolüne ve tecrübesine bağlıdır.

Bu başlık altında yapacağımız bilgilendirmelere lütfen dikkat edelim.

Sevgiler & Saygılar.
 
Ü

Üye silindi 30498

Guest
Beyler tüketmekle ilgili bir sorum var lsd atıp 3-4 gün sonra mantar tüketirsem çalışmayabilir mi yoksa birbirinden alakasız şeyler mi ?


İçerdiği maddeler farklı olsa da, tripler arasında 15 - 20 gün süre koymanın tek sebebi, etki edip etmemesi ile alakalı değil. Ruhunu, vücudunu ve zihnini dinlendirmelisin. Bir öğretiyi anlamak için ders sonrasında kendine zaman tanımalısın. Ayrıca LSD'nin de - Mantarın'da etkisi, sanıldığı gibi birkaç saat içerisinde yok olan etkiler değiller. Fiziksel olarak 3-4 gün boyunca bu etkileri farkında olmadan barındırıyoruz. Ve bu kadar kısa sürede diğer güçlü yolculuğa çıkmak, önceden tükettiğimi maddenin üzerimizde nasıl bir etki bırakacağını da kestirememek olur. Verim almak için aşırıya kaçmayın. Hayattan soğutacak deneyimler yaşamak da mümkün. Unutmayın, bu yolculuk güvenli olduğu sürece verimlidir.
 

IcBlue

Doktor
Birbirinden alakasız şeyler mantar psilosibin, lsd adı üstünde lsd (liserjik asid dietilamid)
birbirinden çok da alakasız diyemeyiz aslında. lsd çavdar mahmuzu (ergot) mantarının sentezinden elde edilen bir uyarıcı. ergot mantarının aktif maddesi ergotamin, sihirli mantar grubunun en popüler - ve kullanımı en güvenli- türlerinin aktif maddesi psilocybinden etki ve bileşenleri bakımından farklıdır. ergot mantarının kendi başına tüketilmesi pek sağlıklı değildir, bu nedenle de güvenli tüketimi için sentezlenmesi gerekir. ben ergot mantarını salt halde tükettiğim deneyimi hayatımın hatası olarak nitelendiriyorum.

sentez maddeyi sentetikleştirdiğinden bunu tabiki iki doğal deneyim arasına konması gereken süreyle denk tutamayız, burda dediğin şekilde ayrı tutmak daha mantıklı olacaktır. senin mesaja cevap vermişken sorulmuş soruya da el atıyorum müsadenle.

bağışıklık, hayatta kalma dürtüsüyle motive olan kısa süreli ve uzun süreli çözümleri bulunan bir korunma sistemidir. yaralanma, zehirlenme benzeri (mide bulantısı, baş dönmesi, sersemlik, halüsinasyon gibi) vücudun gündelik olarak karşılaşmadığı etkiler, kısa süreli çözümlemeyi tetikler. bu durum kabaca vücudun başka becerilerinden kıstığı enerjiyi bu etkileri atlatmaya harcadığı anlamına gelir. bu nedenle herhangi bir madde bunu ne kadar göz ardı edebiliyorsa sonrasında hissedilen hasar da o kadar fazla olacaktır. bunu şu şekilde örneklendirebiliriz;

doğal maddeler bağışıklıktan direkt olarak etkilendiğinden, sıklaştırılmış deneyimler arasında etki bakımından değişiklik veya azalmalar görülür ancak deneyim sonrası olumsuz etkileri yoktur. bu nedenle doğal maddeler bünyeyi en az yoran seçenektir.

sentetik maddeler bağışıklıktan daha az etkilendiğinden, sıklaştırılmış deneyimler arasında etki bakımından değişiklik veya azalmalar görülebilir ve deneyim sonrası olumsuz etkileri sürebilir. bu nedenle sentetik maddeler bünyeyi yorarlar. kişiden kişiye farklılık göstermesi en olası deneyimlerdir.

kimyasal maddeler ise maddenin içeriğine bağlı olarak bağışıklık sistemini göz ardı edebilir veya delebilir. sıklaştırılmış deneyimler arasında etki bakımından değişiklik veya azalmalar hafiftir ve deneyim sonrası olumsuz etkileri sürmeye devam eder. bünyeyi en çok yoran ve bağımlılığa en yatkın gruptur.

tüm bunları göz önüne alarak maddelerin kullanım şekli, dozu, şıklığı gibi unsurları kişilerin bağışıklığı en önemli etken olmak üzere beklentileri, psikolojik konumu ve kullandığı madde etkiler. örneğin doğal maddeler için kabul görmüş genel geçer kural 15 gün ara vermektir ancak bu standart bir tam doz için geçerlidir. mikro ve mini dozlarda bu kısalabileceği gibi sentetik ve kimyasal maddelerde bu süre daha da uzar. önerilen ara gün sayısı kabaca hesaplanan maddenin bünyeden atılma süresi, bağışıklığın tehlike sonrası standardına dönebilmesi için gereken süre ve maddenin beyinde etki altına aldığı kısımların fonksiyonlarına dönebilmesi için gereken süre gibi değişkenleri içerir. bu önerilerden yola çıkarak kişi kendine en uygun düzeni yine kendi bünyesine kulak vererek oturtacaktır, bu da genellikle birkaç deneme yanılma ve birkaç kötü deneyim sonrası şekillenir.

mutlu ve güvenli deneyimleriniz olması dileğiyle, bol şans.
 
Ü

Üye silindi 19785

Guest
birbirinden çok da alakasız diyemeyiz aslında. lsd çavdar mahmuzu (ergot) mantarının sentezinden elde edilen bir uyarıcı. ergot mantarının aktif maddesi ergotamin, sihirli mantar grubunun en popüler - ve kullanımı en güvenli- türlerinin aktif maddesi psilocybinden etki ve bileşenleri bakımından farklıdır. ergot mantarının kendi başına tüketilmesi pek sağlıklı değildir, bu nedenle de güvenli tüketimi için sentezlenmesi gerekir. ben ergot mantarını salt halde tükettiğim deneyimi hayatımın hatası olarak nitelendiriyorum.

sentez maddeyi sentetikleştirdiğinden bunu tabiki iki doğal deneyim arasına konması gereken süreyle denk tutamayız, burda dediğin şekilde ayrı tutmak daha mantıklı olacaktır. senin mesaja cevap vermişken sorulmuş soruya da el atıyorum müsadenle.

bağışıklık, hayatta kalma dürtüsüyle motive olan kısa süreli ve uzun süreli çözümleri bulunan bir korunma sistemidir. yaralanma, zehirlenme benzeri (mide bulantısı, baş dönmesi, sersemlik, halüsinasyon gibi) vücudun gündelik olarak karşılaşmadığı etkiler, kısa süreli çözümlemeyi tetikler. bu durum kabaca vücudun başka becerilerinden kıstığı enerjiyi bu etkileri atlatmaya harcadığı anlamına gelir. bu nedenle herhangi bir madde bunu ne kadar göz ardı edebiliyorsa sonrasında hissedilen hasar da o kadar fazla olacaktır. bunu şu şekilde örneklendirebiliriz;

doğal maddeler bağışıklıktan direkt olarak etkilendiğinden, sıklaştırılmış deneyimler arasında etki bakımından değişiklik veya azalmalar görülür ancak deneyim sonrası olumsuz etkileri yoktur. bu nedenle doğal maddeler bünyeyi en az yoran seçenektir.

sentetik maddeler bağışıklıktan daha az etkilendiğinden, sıklaştırılmış deneyimler arasında etki bakımından değişiklik veya azalmalar görülebilir ve deneyim sonrası olumsuz etkileri sürebilir. bu nedenle sentetik maddeler bünyeyi yorarlar. kişiden kişiye farklılık göstermesi en olası deneyimlerdir.

kimyasal maddeler ise maddenin içeriğine bağlı olarak bağışıklık sistemini göz ardı edebilir veya delebilir. sıklaştırılmış deneyimler arasında etki bakımından değişiklik veya azalmalar hafiftir ve deneyim sonrası olumsuz etkileri sürmeye devam eder. bünyeyi en çok yoran ve bağımlılığa en yatkın gruptur.

tüm bunları göz önüne alarak maddelerin kullanım şekli, dozu, şıklığı gibi unsurları kişilerin bağışıklığı en önemli etken olmak üzere beklentileri, psikolojik konumu ve kullandığı madde etkiler. örneğin doğal maddeler için kabul görmüş genel geçer kural 15 gün ara vermektir ancak bu standart bir tam doz için geçerlidir. mikro ve mini dozlarda bu kısalabileceği gibi sentetik ve kimyasal maddelerde bu süre daha da uzar. önerilen ara gün sayısı kabaca hesaplanan maddenin bünyeden atılma süresi, bağışıklığın tehlike sonrası standardına dönebilmesi için gereken süre ve maddenin beyinde etki altına aldığı kısımların fonksiyonlarına dönebilmesi için gereken süre gibi değişkenleri içerir. bu önerilerden yola çıkarak kişi kendine en uygun düzeni yine kendi bünyesine kulak vererek oturtacaktır, bu da genellikle birkaç deneme yanılma ve birkaç kötü deneyim sonrası şekillenir.

mutlu ve güvenli deneyimleriniz olması dileğiyle, bol şans.
Sevgili kankamız bizlere ergotu nasıl kullandığını ve ne gibi etkileri olduğundan azıcık bahseder misin? Çünkü bir ara bende düşünüyordum direkt tarladan toplayıp yemeyi ama aşırı zehirli bir şey olduğunu duyunca vaz geçmiştim
 

IcBlue

Doktor
Sevgili kankamız bizlere ergotu nasıl kullandığını ve ne gibi etkileri olduğundan azıcık bahseder misin? Çünkü bir ara bende düşünüyordum direkt tarladan toplayıp yemeyi ama aşırı zehirli bir şey olduğunu duyunca vaz geçmiştim
Tabi kankacım hemen bahsedeyim, yalnız 7 yıl önceki bir mevzu o nedenle tüm detayları çok net hatırlayamayacağımı baştan belirteyim. (gelecekten bildiriyorum hiç unutamamışım, baya da uzun oldu hikaye okumaya başlayanlar şimdiden kusura bakmasın)

O zamanlar kendi mantarımı da yeni yetiştirmeye başladığımdan psychedelic temalı toplanmalar müthiş alıyordu beni. Bahsettiğim etkinlikler rave veya tech partiler gibi değil, en hippi benim iddiası bulunan insanların bir araya geldiği dingin ortamlar. Herkes kendinde ne ürün varsa getiriyor, müthiş bir ikram ve takas dönüyor ortada. nereye baksan abi ben yamulmam yeaa diye konuya giren, işin bokunu çıkartmadan tatmin olmayan ama gün sonunda ormana karıncalarla konuşmaya giderken kulağından tutup çevirdiğin tiplerle dolu. hiç de özlememişim valla yazarken farkettim :D yine de bana da kattığı çok şey var, bunu asla göz ardı edemem. neyse işte aldım verdim muhabbetine böyle kapkara, keçiboynuzu desen değil hurma desen hiç değil bir şey geldi benim önüme. dedim başkan bu ne? çavdar mahmuzu dedi. ergotu da biliyorum o zaman ama pek hakim değilim, Türkçe adı da yoktu bende, detayını soruyorum da soruyorum elemana. en son konu Lsd bundan yapılıyor işte yau ya gelince ben bi aydınlandım. dedim tamam ben bunu denerim, çok fazla kişinin buna yanaşmıyor olmasından da tedirgin olmamışım o an nedense. eleman beni yeni bir şeyle tanıştırdı diye de hayvan gibi güzellik yaptım, ara ara hâlâ yanarım o verdiğim bebek gibi mahsulüme.

mantarı doğada vuracaksan öğlen sıcağı geçtikten sonra vurursun ya işte, ben de bekliyorum zaman geçsin diye ama nasıl heyecan var. aldım elime ergotu eviriyorum, çeviriyorum, nasıl yerimin hesabını yaparken dişliyorum falan böyle. en son çöktüm bir ağacın dibine, attım ağzıma hurma gibi emcükleyerek yiyorum. mantar deneyimi olanlar bilir, mantarı öyle dümdüz yemek pek sevilesi bir şey değildir ama bu evlat olsa sevilmeyecek, öyle kötü tadı. eziyet oldu, ağzımda büyüdükçe de büyüyor. yedim bu defa da beklemesi başladı, mantardan hesap ediyorum işte diyorum yarım saat-45 dakikam olsa falan.. önümden geçip gidenlere el sallamaya bir kaldırdım elimi, baba elim yok. bir panik geldi bana, karıncalana karıncalana elimden başlayarak bütün vücuduma yayıldı uyuşma. peşinden deli gibi bir mide bulantısı, bir de ağlama geldi bana. nasıl kötü hissettiriyor anlatamam, gerçekten zehirlendiğini düşündürerek yayıldıkça yayılıyor. kendimi telkin ediyorum işte tamam kızım geçecek, az kaldı yavrum ha gayretler falanlar. sonra bir sakinlik geldi, bi açtım gözümü her yer rengarenk ama asla odaklanamıyorsun, gözün neye değse akıp gidiyor. bir süre de ona kuruldum bu sefer, göremiyorum tribi geldi, hadi tekrar telkinler. tribe başlamadan önce de program yapmışım bir de, uç noktada yalnız olacağım sonra insanların içine döneceğim diye ama güvende olmak için de insanların toplanıp oturduğu yer yine göz mesafemde. baktım mevzu baya eziyet oluyor, dedim bari sesleneyim de biri gelsin yanıma. kötüyüm diye kükremeyi hedefliyorum ama ağzımdan kitiyim diye miyavlama çıkıyor sadece. az daha zorluyorum bu defa da kuzu gibi meliyorum. ondan da kestim umudu yattım yere ama başım hayvan gibi dönüyor, yığıldım yani daha çok. yanımdan geçen böceklerin seslerini duyuyor gibiyim, elleri de kaldırdım havaya böyle havayı okşuyorum. daha önce hiçbir mantar deneyimim bu şekilde şiddetli geçmemiş ya da kötü hissettirmemiş tabi, kuruldukça kuruluyorum. bütün kaslarım deli gibi ağrımaya başladı, hiçbir yerimde güç yok, doğrulmaya çalışıyorum asla olmuyor. Avrupa Yakasındaki kas gevşeticiyi fazla kaçırmış Makbule gibiyim. sonra bir anda müthiş bir kafa karışıklığı başladı, o an ne olduğunu anlayamamaktan kendimin ne olduğunu anlayamamaya kadar evrildi. müthiş bir anlamlandıramama halinin içinde kayboldum ki bu "bad trip" dediğimiz olayın en tehlikeli yanıdır. can havliyle doğrulmamla boru gibi kusmaya başladım ve bu artık kan kusmaya başlayana kadar da devam etti, o anın dehşet vericiliği şimdi anlatırken bile ürpertiyor içimi. her yerim kasılıyor, vücudumda sanki bir böcek ordusu dolanıyorcasına karıncalanma da dağıldıkça dağılmış, ağzımı tutamıyorum salyalarım akıyor. biraz daha böyle durursam bilincim kapanacak korkusu sardı içimi, kalkmaya çalışıyorum ama ıslak küvetten çıkmaya çalışmak gibi asla beceremiyorum. ne kusmuğa basmadığım kaldı ne kafamı ağaca vurmadığım. en son yüzükoyun uzanıp pes ettim, nefesimi duyuyorum ama böyle yankı yapa yapa geliyor, kalbim zaten götümde atıyor, kulağı da yere dayadım ya güm güm de ordan ses geliyor. tribin tek güzel yanı burda başladı, doğanın kalbini duyuyorum tribi. bir anda efsane sakinleştim öyle yattığım yerden dertleşiyorum doğayla ağzımıza sıçtın be ablacım diyerek, yaa işte böyle görürsün ebeni tersten diye cevap geliyor falan. zaman duygum zaten hiç kalmamış ne kadar yattım öyle bilmiyorum ama en son hadi kızım kalkarsın diye kalkabildim yerden. ööh dedim ne biçim bir şeydi o öyle, de erken konuşmamak lazımmış. ilerde oturan insanlara doğru yürümeye başladım ama ben gittikçe onlar kaçıyor. ben bir adım atıyorsam onlar on adım uzaklaşıyor sanki, sinirim bozuluyor yere bakmaya başlıyorum bu seferde ayaklarım bir tövbe estağfurullah görünüyor. böyle böyle eziyet çekerek gidebildim insanların yanına. görenler panikle toplaştı başıma, biri koluma giriyor başkası yüzüme su çarpıyor. başımın dönmesi ve mide bulantım geçene kadar travma atlatmış gibi oturdum ateşin başında. o rengarenklilikte de nasıl aldı beni namussuz, kal geldi öylece ateşi izledim. etkileri atlattıktan sonra da aldığım elemana bakındım ama yoktu, sağa sola mevzuyu anlatınca öğrendim durumu. bu tip böyle toplantılara gelip, elindeki tek ürün bu olduğu için bilmeyen insanlara kakalıyormuş, karşılığında birşeyler alıp mevzuyu bilen insanlara farkettirmeden topukmuş. krizi fırsata çeviriyor yani p*zevenk. normalde bilen insanlar kovalıyormuş bunu sürekli ortamdan, onun yüzünden biri zehirlenip başlarına dert olacakta bütün etkinlik sakata gelecek diye. yaşadığımı öğrenince el bebek gül bebek okşadılar beni sonraki birkaç gün boyunca, güzel dostluklar edindim, müthiş sigaralar içtim ve kendi ürünlerimi paylaştığım insanların müthiş övgülerinde boğuldum. bok gibi başlasa da güzel bitmiş bir anı olarak kaldı işte bende böylece. sonraki her deneyimimde de bende ergot var diyeni kovaladım :D diyeceğim o ki, dediğimi yapın, yaptığımı yapmayın. salt haliyle ergot gerçekten çok tehlikeli, ben çok ucuz atlatmışım.
 
Ü

Üye silindi 30498

Guest
Tabi kankacım hemen bahsedeyim, yalnız 7 yıl önceki bir mevzu o nedenle tüm detayları çok net hatırlayamayacağımı baştan belirteyim. (gelecekten bildiriyorum hiç unutamamışım, baya da uzun oldu hikaye okumaya başlayanlar şimdiden kusura bakmasın)

Bunu kopyalayıp Magic Mushroom isimli başlığa da atalım mı balım? Tehlikeleri ve önlemleri konuştuğumuz yerde olmalı bence.

Buna benzer benim de bir hikayem var. Pek anlatmaktan hoşlanmayacağım fakat safe kontrol, bad trip kontrol açısından iyi bir örnek olacağını düşündüğüm, anlatırken aynı zamanda utanacağım bir anımı ekliyorum.

Sene bilmem kaç asdhasd :D

Askerden izne geldiğim bir dönem. Yani henüz 20'li yaşların başındayım. Üç kafadar "askerden geldin sana bir güzellik yapalım" diye girdiler koluma. Bir arkadaşın çalıştığı diş hekimi ofisine akşam vakti doluştuk. Biri cebinden bir paket çıkardı ve "işte kalitenin adresi" gibi nidalar çekip attı önüme. Diğeri porselen bir taşı, ofiste bulunan tüpün üzerinde ısıtıyor. Ben de meraklıyım tabi bulduğum her boku içmeye, derken neyse çektiler çizgileri, sonradan fark ettim ki kokain içiyormuşuz... Ama nasıl bir kaya var ortada anlatamam. Belli bir bok yiyip indirmişler paketi. Neyse...

Üç beş çizgiden sonra bunlar beni bir yoklama hali, Nasıl? İyi misin? On numara kafa değil mi? Harika bir şey bu var ya üff falan çekiyorlar sürekli. Tepki olarak ben de, burnum akıyor, genzimde plastik bir tat var, kendimi iyi hissediyorum, başka da bir bok yok. Bu ne mk içilir mi falan çekiyorum. Arkadaş benim bu söylemlerimden biraz gerilmiş olacak ki, anasının köyünden babasının memleketine uzunlukta ve reisi cumhurun yaptığı gibi double yol kalınlıkta bir çizgiyi çekti önüme. Yok mok bilmem ney derken ben vurdum bunu. Hemen peşi sıra burnumdan şarıl şarıl kanlar gelmeye başladı. Panik oldular kısa bir süre, diğer arkadaş da sigara sarmaya başladı. Sigaradan bir duman iki duman derken benim kafa müthiş. Hemen üstüne diş hekimliğinde çalışan ve orada olmamıza sebep olan arkadaş bir ilaç tutuşturdu elime. Bu ne demeye kalmadan cahil ben yuttum ilacı...

Mevzuyu toparladık çıktık. Atladık arabaya, ne hız ne bir şey. Öyle keyifli devam ediyoruz ki, en sağ şeritten 30'la efil efil gidiyoruz ufaktan. Ben bi rahatsız hissetmeye başladım. Bir tedirginlik var. Kendi sokağımıza gelene kadar anladılar bende bir şey olduğunu. Dediler buna sigara lazım. Malzeme kontrolü denen bir şeyleri de olmadığı için sigara çoktan bitmişti zaten. Bir de baktık ki köşede bir dostumuz bayılmış vaziyette kocaman bir sigarayı dönüyor tek başına. Hop biri kaptığı gibi elinden tutuşturdu elime. Kokainin üzerine bilenler bilir fena açlık olur sigaraya. İsrafil suru üflemeden önce nasıl bir nefes çekecek bilmiyorum ama, ona benzer bir nefes aldım sigaradan. Girdik bu sefer de başka bir dükkana. Oturduğumuz yerde müzik dinliyoruz ama kimsede sohbet edebilecek bir hal yok. Ortamın içinden bir arkadaşım ile, bulunduğumuz ortamdan rahatsız olduğumuz için farklı bir yere gitmişiz, geride kalanlara ayıp olduğu için de tedirgin olmuşum gibi bir tripteyim. Ama öyle bir şey yok oturuyoruz işte. Derken benim kalp aldı başını gidiyor. Soktu beni ölüm tribine. Bir arkadaş başka bir köşede iyi değil, ben başarabilirim diye kalkıp ayağa tuvalete gitmeye çalışıyorum. Dükkanda biraz büyükçe. Git babam git bitmiyor. Dengemi kaybettim. Kapaklandım yere. Vücudum bangır bangır ölüyorsun diyor. Terleme, yüksek nabız, mide bulantısı, halsizlik... Yattığım yerde kusmaya başladım. Burnum kasılmalardan tekrar kanamaya başladı. Vücudumun bir bölümü bana itaat etmiyor. Tecrübeliyim tabi, hemen girdim telkine "sakin ol. etki geçecek ve sen iyi olacaksın, rahatla" bu beni biraz toparlar gibi oldu. Bu fikirden güç alıp mücadele fikrine kapıldım. ASKERSİN LAN SEN. diye bağırdığımı hatırlıyorum. Diğer arkadaşlar da gerçekten ölüyor. Aklım bir yandan onlarda. Üzerimde asma tavanın ucundan sarkan bir demir var. Bildiğiniz çelik demir. Şu asma tavanların alüminyum profilinden değil yani. Kalktım ayağa. Zıplayıp tutundum ona. Başladım barfiks çekmeye. Bir yandan da bağırarak sayıyorum. BİRRRRR İKİİİİİİ ÜÇÇÇÇÇÇ. Dostlar çek desen çekemem 42'de saldım demiri. Yere kendimi bıraktığım anda havadan aşağıya inerken o gün içinde yaşadığım şeylerin hepsini tekrar yaşadım. Burnumda bir koku, üstüm başım kan, genzimde plastik bir tat. O an çaktım davayı. Kokainin üzerine bu enayi bize hap yutturdu. Üzerine de köşede içtiğimiz şey esrar değil bonz'du. Bunları fark ettiğim anda çözdüm ölüm tribini. Vücut sürekli olarak uyarlıyor. Ben bu uyarılmaya direniyorum meğer. Uyarılmaya direnirsen tribe girersin. Ayak uydurmalısın. Biraz biraz derken kendime geldim. Doldurum bir kova su, arkadaşların yanına geldiğim gibi sırılsıklam ettim hepsini. Hatırlayanlar bilir radyoda sürekli kop kop çalan bir frekans vardı. 102. bilmem neymiydi öyle bir şey. Zor bela yakaladım kanalı. Sabaha kadar koşturdum dükkanın içinde bizim çocukları. Sonra anladım bonz içenler neden ölüyor. Tripten...

Beyniniz, sandığınızdan çok daha güçlü. Ya itaat etmesini için domine edersiniz ya da size itaat ettirir. Elbette ergot ile karşılaştırılamaz bir örnek. Çünkü bu tür maddeler direkt olarak ruhunuza hitap ediyor dostlar. Şimdi önüme kilo koysan, elimi sürmem.

Yaşasın bilinçlice tüketilmiş doğal güzellikler. Yaşasın Doğa. <3

Sevgiler & Saygılar & Mutlu tripler herkese.
 
Ü

Üye silindi 19785

Guest
Tabi kankacım hemen bahsedeyim, yalnız 7 yıl önceki bir mevzu o nedenle tüm detayları çok net hatırlayamayacağımı baştan belirteyim. (gelecekten bildiriyorum hiç unutamamışım, baya da uzun oldu hikaye okumaya başlayanlar şimdiden kusura bakmasın)

O zamanlar kendi mantarımı da yeni yetiştirmeye başladığımdan psychedelic temalı toplanmalar müthiş alıyordu beni. Bahsettiğim etkinlikler rave veya tech partiler gibi değil, en hippi benim iddiası bulunan insanların bir araya geldiği dingin ortamlar. Herkes kendinde ne ürün varsa getiriyor, müthiş bir ikram ve takas dönüyor ortada. nereye baksan abi ben yamulmam yeaa diye konuya giren, işin bokunu çıkartmadan tatmin olmayan ama gün sonunda ormana karıncalarla konuşmaya giderken kulağından tutup çevirdiğin tiplerle dolu. hiç de özlememişim valla yazarken farkettim :D yine de bana da kattığı çok şey var, bunu asla göz ardı edemem. neyse işte aldım verdim muhabbetine böyle kapkara, keçiboynuzu desen değil hurma desen hiç değil bir şey geldi benim önüme. dedim başkan bu ne? çavdar mahmuzu dedi. ergotu da biliyorum o zaman ama pek hakim değilim, Türkçe adı da yoktu bende, detayını soruyorum da soruyorum elemana. en son konu Lsd bundan yapılıyor işte yau ya gelince ben bi aydınlandım. dedim tamam ben bunu denerim, çok fazla kişinin buna yanaşmıyor olmasından da tedirgin olmamışım o an nedense. eleman beni yeni bir şeyle tanıştırdı diye de hayvan gibi güzellik yaptım, ara ara hâlâ yanarım o verdiğim bebek gibi mahsulüme.

mantarı doğada vuracaksan öğlen sıcağı geçtikten sonra vurursun ya işte, ben de bekliyorum zaman geçsin diye ama nasıl heyecan var. aldım elime ergotu eviriyorum, çeviriyorum, nasıl yerimin hesabını yaparken dişliyorum falan böyle. en son çöktüm bir ağacın dibine, attım ağzıma hurma gibi emcükleyerek yiyorum. mantar deneyimi olanlar bilir, mantarı öyle dümdüz yemek pek sevilesi bir şey değildir ama bu evlat olsa sevilmeyecek, öyle kötü tadı. eziyet oldu, ağzımda büyüdükçe de büyüyor. yedim bu defa da beklemesi başladı, mantardan hesap ediyorum işte diyorum yarım saat-45 dakikam olsa falan.. önümden geçip gidenlere el sallamaya bir kaldırdım elimi, baba elim yok. bir panik geldi bana, karıncalana karıncalana elimden başlayarak bütün vücuduma yayıldı uyuşma. peşinden deli gibi bir mide bulantısı, bir de ağlama geldi bana. nasıl kötü hissettiriyor anlatamam, gerçekten zehirlendiğini düşündürerek yayıldıkça yayılıyor. kendimi telkin ediyorum işte tamam kızım geçecek, az kaldı yavrum ha gayretler falanlar. sonra bir sakinlik geldi, bi açtım gözümü her yer rengarenk ama asla odaklanamıyorsun, gözün neye değse akıp gidiyor. bir süre de ona kuruldum bu sefer, göremiyorum tribi geldi, hadi tekrar telkinler. tribe başlamadan önce de program yapmışım bir de, uç noktada yalnız olacağım sonra insanların içine döneceğim diye ama güvende olmak için de insanların toplanıp oturduğu yer yine göz mesafemde. baktım mevzu baya eziyet oluyor, dedim bari sesleneyim de biri gelsin yanıma. kötüyüm diye kükremeyi hedefliyorum ama ağzımdan kitiyim diye miyavlama çıkıyor sadece. az daha zorluyorum bu defa da kuzu gibi meliyorum. ondan da kestim umudu yattım yere ama başım hayvan gibi dönüyor, yığıldım yani daha çok. yanımdan geçen böceklerin seslerini duyuyor gibiyim, elleri de kaldırdım havaya böyle havayı okşuyorum. daha önce hiçbir mantar deneyimim bu şekilde şiddetli geçmemiş ya da kötü hissettirmemiş tabi, kuruldukça kuruluyorum. bütün kaslarım deli gibi ağrımaya başladı, hiçbir yerimde güç yok, doğrulmaya çalışıyorum asla olmuyor. Avrupa Yakasındaki kas gevşeticiyi fazla kaçırmış Makbule gibiyim. sonra bir anda müthiş bir kafa karışıklığı başladı, o an ne olduğunu anlayamamaktan kendimin ne olduğunu anlayamamaya kadar evrildi. müthiş bir anlamlandıramama halinin içinde kayboldum ki bu "bad trip" dediğimiz olayın en tehlikeli yanıdır. can havliyle doğrulmamla boru gibi kusmaya başladım ve bu artık kan kusmaya başlayana kadar da devam etti, o anın dehşet vericiliği şimdi anlatırken bile ürpertiyor içimi. her yerim kasılıyor, vücudumda sanki bir böcek ordusu dolanıyorcasına karıncalanma da dağıldıkça dağılmış, ağzımı tutamıyorum salyalarım akıyor. biraz daha böyle durursam bilincim kapanacak korkusu sardı içimi, kalkmaya çalışıyorum ama ıslak küvetten çıkmaya çalışmak gibi asla beceremiyorum. ne kusmuğa basmadığım kaldı ne kafamı ağaca vurmadığım. en son yüzükoyun uzanıp pes ettim, nefesimi duyuyorum ama böyle yankı yapa yapa geliyor, kalbim zaten götümde atıyor, kulağı da yere dayadım ya güm güm de ordan ses geliyor. tribin tek güzel yanı burda başladı, doğanın kalbini duyuyorum tribi. bir anda efsane sakinleştim öyle yattığım yerden dertleşiyorum doğayla ağzımıza sıçtın be ablacım diyerek, yaa işte böyle görürsün ebeni tersten diye cevap geliyor falan. zaman duygum zaten hiç kalmamış ne kadar yattım öyle bilmiyorum ama en son hadi kızım kalkarsın diye kalkabildim yerden. ööh dedim ne biçim bir şeydi o öyle, de erken konuşmamak lazımmış. ilerde oturan insanlara doğru yürümeye başladım ama ben gittikçe onlar kaçıyor. ben bir adım atıyorsam onlar on adım uzaklaşıyor sanki, sinirim bozuluyor yere bakmaya başlıyorum bu seferde ayaklarım bir tövbe estağfurullah görünüyor. böyle böyle eziyet çekerek gidebildim insanların yanına. görenler panikle toplaştı başıma, biri koluma giriyor başkası yüzüme su çarpıyor. başımın dönmesi ve mide bulantım geçene kadar travma atlatmış gibi oturdum ateşin başında. o rengarenklilikte de nasıl aldı beni namussuz, kal geldi öylece ateşi izledim. etkileri atlattıktan sonra da aldığım elemana bakındım ama yoktu, sağa sola mevzuyu anlatınca öğrendim durumu. bu tip böyle toplantılara gelip, elindeki tek ürün bu olduğu için bilmeyen insanlara kakalıyormuş, karşılığında birşeyler alıp mevzuyu bilen insanlara farkettirmeden topukmuş. krizi fırsata çeviriyor yani p*zevenk. normalde bilen insanlar kovalıyormuş bunu sürekli ortamdan, onun yüzünden biri zehirlenip başlarına dert olacakta bütün etkinlik sakata gelecek diye. yaşadığımı öğrenince el bebek gül bebek okşadılar beni sonraki birkaç gün boyunca, güzel dostluklar edindim, müthiş sigaralar içtim ve kendi ürünlerimi paylaştığım insanların müthiş övgülerinde boğuldum. bok gibi başlasa da güzel bitmiş bir anı olarak kaldı işte bende böylece. sonraki her deneyimimde de bende ergot var diyeni kovaladım :D diyeceğim o ki, dediğimi yapın, yaptığımı yapmayın. salt haliyle ergot gerçekten çok tehlikeli, ben çok ucuz atlatmışım.
Cidden sakat ve eğlenceli olmaktan çok uzak bir deneyimmiş kanka. Bizlere bu uyarı niteliğinde destanı da üşenmeyip yazdığın için teşekkürler. Tekrardan geçmiş olsun.
 
Ü

Üye silindi 19785

Guest
Bunu kopyalayıp Magic Mushroom isimli başlığa da atalım mı balım? Tehlikeleri ve önlemleri konuştuğumuz yerde olmalı bence.

Buna benzer benim de bir hikayem var. Pek anlatmaktan hoşlanmayacağım fakat safe kontrol, bad trip kontrol açısından iyi bir örnek olacağını düşündüğüm, anlatırken aynı zamanda utanacağım bir anımı ekliyorum.

Sene bilmem kaç asdhasd :D

Askerden izne geldiğim bir dönem. Yani henüz 20'li yaşların başındayım. Üç kafadar "askerden geldin sana bir güzellik yapalım" diye girdiler koluma. Bir arkadaşın çalıştığı diş hekimi ofisine akşam vakti doluştuk. Biri cebinden bir paket çıkardı ve "işte kalitenin adresi" gibi nidalar çekip attı önüme. Diğeri porselen bir taşı, ofiste bulunan tüpün üzerinde ısıtıyor. Ben de meraklıyım tabi bulduğum her boku içmeye, derken neyse çektiler çizgileri, sonradan fark ettim ki kokain içiyormuşuz... Ama nasıl bir kaya var ortada anlatamam. Belli bir bok yiyip indirmişler paketi. Neyse...

Üç beş çizgiden sonra bunlar beni bir yoklama hali, Nasıl? İyi misin? On numara kafa değil mi? Harika bir şey bu var ya üff falan çekiyorlar sürekli. Tepki olarak ben de, burnum akıyor, genzimde plastik bir tat var, kendimi iyi hissediyorum, başka da bir bok yok. Bu ne mk içilir mi falan çekiyorum. Arkadaş benim bu söylemlerimden biraz gerilmiş olacak ki, anasının köyünden babasının memleketine uzunlukta ve reisi cumhurun yaptığı gibi double yol kalınlıkta bir çizgiyi çekti önüme. Yok mok bilmem ney derken ben vurdum bunu. Hemen peşi sıra burnumdan şarıl şarıl kanlar gelmeye başladı. Panik oldular kısa bir süre, diğer arkadaş da sigara sarmaya başladı. Sigaradan bir duman iki duman derken benim kafa müthiş. Hemen üstüne diş hekimliğinde çalışan ve orada olmamıza sebep olan arkadaş bir ilaç tutuşturdu elime. Bu ne demeye kalmadan cahil ben yuttum ilacı...

Mevzuyu toparladık çıktık. Atladık arabaya, ne hız ne bir şey. Öyle keyifli devam ediyoruz ki, en sağ şeritten 30'la efil efil gidiyoruz ufaktan. Ben bi rahatsız hissetmeye başladım. Bir tedirginlik var. Kendi sokağımıza gelene kadar anladılar bende bir şey olduğunu. Dediler buna sigara lazım. Malzeme kontrolü denen bir şeyleri de olmadığı için sigara çoktan bitmişti zaten. Bir de baktık ki köşede bir dostumuz bayılmış vaziyette kocaman bir sigarayı dönüyor tek başına. Hop biri kaptığı gibi elinden tutuşturdu elime. Kokainin üzerine bilenler bilir fena açlık olur sigaraya. İsrafil suru üflemeden önce nasıl bir nefes çekecek bilmiyorum ama, ona benzer bir nefes aldım sigaradan. Girdik bu sefer de başka bir dükkana. Oturduğumuz yerde müzik dinliyoruz ama kimsede sohbet edebilecek bir hal yok. Ortamın içinden bir arkadaşım ile, bulunduğumuz ortamdan rahatsız olduğumuz için farklı bir yere gitmişiz, geride kalanlara ayıp olduğu için de tedirgin olmuşum gibi bir tripteyim. Ama öyle bir şey yok oturuyoruz işte. Derken benim kalp aldı başını gidiyor. Soktu beni ölüm tribine. Bir arkadaş başka bir köşede iyi değil, ben başarabilirim diye kalkıp ayağa tuvalete gitmeye çalışıyorum. Dükkanda biraz büyükçe. Git babam git bitmiyor. Dengemi kaybettim. Kapaklandım yere. Vücudum bangır bangır ölüyorsun diyor. Terleme, yüksek nabız, mide bulantısı, halsizlik... Yattığım yerde kusmaya başladım. Burnum kasılmalardan tekrar kanamaya başladı. Vücudumun bir bölümü bana itaat etmiyor. Tecrübeliyim tabi, hemen girdim telkine "sakin ol. etki geçecek ve sen iyi olacaksın, rahatla" bu beni biraz toparlar gibi oldu. Bu fikirden güç alıp mücadele fikrine kapıldım. ASKERSİN LAN SEN. diye bağırdığımı hatırlıyorum. Diğer arkadaşlar da gerçekten ölüyor. Aklım bir yandan onlarda. Üzerimde asma tavanın ucundan sarkan bir demir var. Bildiğiniz çelik demir. Şu asma tavanların alüminyum profilinden değil yani. Kalktım ayağa. Zıplayıp tutundum ona. Başladım barfiks çekmeye. Bir yandan da bağırarak sayıyorum. BİRRRRR İKİİİİİİ ÜÇÇÇÇÇÇ. Dostlar çek desen çekemem 42'de saldım demiri. Yere kendimi bıraktığım anda havadan aşağıya inerken o gün içinde yaşadığım şeylerin hepsini tekrar yaşadım. Burnumda bir koku, üstüm başım kan, genzimde plastik bir tat. O an çaktım davayı. Kokainin üzerine bu enayi bize hap yutturdu. Üzerine de köşede içtiğimiz şey esrar değil bonz'du. Bunları fark ettiğim anda çözdüm ölüm tribini. Vücut sürekli olarak uyarlıyor. Ben bu uyarılmaya direniyorum meğer. Uyarılmaya direnirsen tribe girersin. Ayak uydurmalısın. Biraz biraz derken kendime geldim. Doldurum bir kova su, arkadaşların yanına geldiğim gibi sırılsıklam ettim hepsini. Hatırlayanlar bilir radyoda sürekli kop kop çalan bir frekans vardı. 102. bilmem neymiydi öyle bir şey. Zor bela yakaladım kanalı. Sabaha kadar koşturdum dükkanın içinde bizim çocukları. Sonra anladım bonz içenler neden ölüyor. Tripten...

Beyniniz, sandığınızdan çok daha güçlü. Ya itaat etmesini için domine edersiniz ya da size itaat ettirir. Elbette ergot ile karşılaştırılamaz bir örnek. Çünkü bu tür maddeler direkt olarak ruhunuza hitap ediyor dostlar. Şimdi önüme kilo koysan, elimi sürmem.

Yaşasın bilinçlice tüketilmiş doğal güzellikler. Yaşasın Doğa. <3

Sevgiler & Saygılar & Mutlu tripler herkese.
Sana da çok geçmiş olsun kankam bonz cidden lanet bir şey ortamda bir kişi bile bad tribe girse geri kalanları da peşinden sürüklüyor
 

Mikoo

Kıdemli Üye
hazır böyle bir konuya girişmişken buraya kendi kullandığım yetiştirme yöntemini de anlatayım parça parça olmasın. bütün işlemlerin farklı yöntemleri var, bu nedenle kendi araştırmanızı yaparak en uygun yöntemi seçmek daha mantıklı olacaktır. bu kafanızda bir fikir oluşmasına yardım edebilir.

- 1. Adım : Durgun Hava Kutusu (SAB) yapmak

öyle alengirli bir ismi olduğuna bakmayın, içinde çalışabileceğin kadar büyükçe plastik bir kutuya iki tane kol deliği açıyorsun ahahahah muhakkak yapılması gerekmiyor olsa da ortamı ne kadar kontrol altında tutarsanız birşeylerin ters gitme ihtimali o kadar azalır.

malzemeler
- Plastik saklama konteynerı (fikir vermesi için ben 80 litrelik kullanıyorum)
- alt kol kalınlığınızda metal teneke (örneğin salça tenekesi)
- fırın eldiveni

plastik kutuyu iki kol aynı anda girip rahat edecek şekilde işaretleyerek başlamak gerekiyor. tenekenin altını kullanarak işaretlenen yere daireler çizin. bu herkes için farklıdır ancak ben örneğin iki dairenin iç kısımlarının arasını yaklaşık 20cm yapıyorum, dairenin alttan yüksekliğini ise yaklaşık 12 cm. burdan sonrası yanarlı dönerli o yüzden mutfağa geçiyoruz. plastik konteynera maket bıçağıyla girmeye çalışınca kırılıyor çoğu zaman, ben delikleri açmak için eritmeyi daha mantıklı buluyorum. fırın eldiveniyle tenekenin alt kısmını ocağın üstünde ısıtarak işaretlenen yere bastığında kolu rahatsız etmeyecek şekilde tertemiz iki delik oluyor. sıcak tenekeyi işaretlenen yere nazikçe bastırdığında kolayca alttan çıkması gerekir yeterince ısınmışsa. tenekeyi tekrar ateşe tutmadan önce erimiş plastik yapışmadığından emin olun. plastik eriteceğiniz için ortamın muhakkak havalandırılıyor olduğundan emin olun. başlamadan önce işiniz bitince sıcak tenekeyi nereye koyacağınızı belirleyin, lavabo mantıklı bir seçenek örneğin. hızlı hareket etmek gerekiyor bu nedenle nasıl yapacağınıza önceden kafa patlatmak faydalı olabilir.

- 2. Adım : Spor printi şırınga haline getirmek

malzemeler
- gıdaya uygun eldivenler (paketin üzerinde bu detay yazar)
- 10+ ml boş şırınga
- %70 alkol
- steril su (eczanelerde satılır, bunun yerine düdüklüde kaynatılıp soğutulmuş su da kullanılabilir ancak hazır almak daha risksizdir)
- spor print
- torch çakmak
- skalpel (veya sterilize edebileceğin, kazımaya uygun herhangi bir alet)
-cımbız
- shot bardağı
- SAB

çalışmaya başlamadan önce ortamı mümkün olduğunca hava sirkülasyonu olmayacak şekilde ayarlamaya çalışın, başladığınızda odanın kapısının açılması dahi süreci olumsuz etkileyebilir. el çabukluğu konteminasyon riskini azaltmak için oldukça önemlidir, bu nedenle öncesinde birkaç sefer boş deneyerek pratik yapmak faydalı olabilir.

Alkole dokunmadan önce eldivenleri giyerek SABı %70 alkolle temizleyin.
skalpel ve cımbızı kızarana kadar torch çakmakla ısıtarak sterilize edin, bu işlemi SABın dışında yapmak gerekiyor. aletleri soğuduktan sonra tutulacak yerleri alkolle silerek SABın içine alın.
SABın içinde temiz bir shot bardağına şırınga kapasitesinde steril su ekleyin, daha sonra skalpel yardımıyla cımbızla tuttuğunuz (spor printin kenarlarında parmağın spora değmeyeceği kadar yeterli alan varsa buna gerek yok ama çoğunlukla olmuyor) spor printten küçük bir parçayı shot bardağına kazıyın (en fazla 1/4 büyüklüğünde bir kısmı) printe narin davranmak önemli.
bardaktaki suyu şırıngaya birkaç kere çekip bırakmak sporların daha iyi karışmasına yardımcı olur. en son çektikten sonra iğnenin kapağını kapatarak direkt ışık görmeyen, oda sıcaklığında bir yere kaldırın. sporların su ile bileşim haline gelmeleri için kullanmadan önce en az 24 saat beklemesi gerekiyor. ideal olan kullanmadan 2-3 gün önce hazırlanması

- 3. Adım : Miselleme

malzemeler
- süzgeç
- çivi
- çekiç
- malzemeleri karıştırmak için bir kap
- micropore bandı (eczanelerde satılıyor)
- ölçüm kabı
- folyo
- havlu veya kağıt havlu (ben havlu kullanıyorum)
- düz/ ağız darlığı olmayan kavanozlar (tüm printten, printin büyüklüğüne göre yaklaşık 24-30 kavanoz çıkar)
- sıkı kapaklı büyük tencere (veya düdüklü, ben düdüklü kullanmayı sevmiyorum)

içerik için malzemeler
- içme suyu
- organik esmer pirinç unu
- vermikülit
- spor şırınga

hijyen öğeleri
- latex eldiven
-%70 alkol
- torch çakmak
- SAB

*hazırlanan kavanozlar ortalama 4 ile 5 hafta arasında çembere alınacak hale gelir*

+ 1. Aşama : Hazırlık

Kavanozların hazırlığı
- çekiç ve çiviyi alkolle dezenfekte edin
- kavanoz kapağının üstüne kenarlara yakın olacak şekilde 4 köşeden delik açın

Substratın hazırlığı
- her bir kavanoz için 1/4ü kadar içme suyu ile 2/3ü kadar vermiküliti bir kapta karıştırın
- temiz bir süzgeçte fazla suyu süzün
- her kavanoz için 1/4ü kadar esmer pirinç ununu nemlendirilmiş vermikülit ile karıştırın

Kavanozları doldurmak
- Substratı kavanozlara, üstünde biraz boşluk kalacak şekilde eşit olarak paylaştırın
- en üste kuru vermikülit eklemek konteminasyon riskini azaltır
- kapağı alkolle temizleyerek kavanozları kapatın

Buharla Sterilizasyon
- Kapakların sıkı kapatıldığından emin olun
- Kapakları folyoyla sıkıca kaplayın, bu aşamada folyonun düzgün kapatılmaması kavanozun içinde şu birikmesine neden olur
- tencerenin dibine havlu sererek kavanozların dibe değmediğinden emin olun
- kavanozları birbirine ve tencerenin kenarlarına değmeyecek şekilde yerleştirin, bu şekilde çatlama ihtimali düşer
- tencereyi kavanozların yarısına gelecek kadar suyla doldurun ve kapağını sıkıca kapatın
- kısık ateşte yavaşça kaynaması gerekiyor, tencerede bu yaklaşık 75-90 dakika arası. düdüklü için yaklaşık 1 saat.
- işlemden sonra kavanozları kullanmadan hemen öncesine kadar temiz kaldıklarından emin olmak için, oda sıcaklığına gelene kadar tencereden çıkartmamak gerekiyor. işlemi akşamdan yapıp sabahı beklemeyi ben daha faydalı buluyorum.

+ 2.Aşama : Enjeksiyon
*burdan sonrasına eldivenlerle ve SABın başında devam ediliyor*

Şırıngayı hazırlama
- şırınganın ucunu bir torch çakmakla kızarana kadar ısıtın
- ısı geçtikten sonra şırıngayı alkolle temizleyerek SABın içine alın
- şırınganın ağzını çok hafif geriye çekip biraz sallayarak sporları hareket ettirin

Sporları enjekte etme
bu aşamada bütün işlemleri bir kavanoz için tamamladıktan sonra diğer kavanoza geçin
- SABın içinde kavanozun üzerinden folyoyu kaldırın, folyo kalktığı anda sporları enjekte edip delikleri bantlamak gerekir
- Her bir delikten 1/4cc spor solüsyonunu iğnenin ucu kavanozun duvarına değecek şekilde enjekte edin
- 4 delikten enjeksiyonu tamamladıktan sonra delikleri micropore bandıyla kapatın, bantları öncesinden kesmek hız açısından avantaj sağlar
- bütün kavanozlar için işlemi tekrarlayın

+ 3.Aşama : Kolonizasyon

Miselyumun oluşması

Kavanozları direkt güneş ışığı almayan, temiz bir alana yerleştirin. 2 hafta içinde miselyum beyaz, yumuşak kabarıklıklar şeklinde görünür hale gelir.

Miselyumun oturması
Enjekte tarihinden 4 hafta içinde kavanozun içi neredeyse tamamen bembeyaz hale gelir. bu aşamada miselyumun güçlenmesi için fazladan 1 hafta beklemek gerekir. Her şey yolunda gitmişse 10luk bir şırıngadan 4-6 kavanoz elde edersiniz. Kavanozların içinde beyazdan başka bir renk varsa, ki bu genelde yeşildir, kavanozun kontemine olduğu anlamına gelir. Kontemine kavanozları açık alanda temizlemek gerekir.

- 4. Adım : Meyve Çemberi

malzemeler

- plastik saklama konteyneri (50-115 litre arası kavanoz miktarına göre)
- perlit (zemini en az 10cm dolduracak kadar)
- süzgeç
- havlu veya kağıt havlu (ben havlu kullanıyorum)
- yüzey temizleyici alkol
- sprey şişesi
- metre
- 7mmlik matkap ucu ve matkap/ veya eritilerek de yapılabilir
- işaretleme kalemi
- zımpara

gerekli hava akışını sağlamak için kutunun 6 yüzünde eşit aralıklarla açılmış delikler olması gerekir. 5x5 cmlik gridlerin ortasına açılan delikler bu durum için idealdir (10cmde 1) markerla işaretlediğiniz yerleri matkapla delerken baastırmayın, baastırmak kırılmalara neden olacaktır. delikleri zımparayla temizleyerek plastik parçaların kalmadığından emin olun. delme işleminden sonra kutuyu alkolle silerek temizleyin.

kutunun altına havluyu serin, perlitin fazla nem tutmasını ve deliklerden çıkmasını engelleyecektir. perliti tamamen ıslatarak fazla suyu süzgeçle süzün. kutuya en az 10cm perlit doldurun, tam olarak ne kadar doldurduğunuzun çok önemi yok, kutunun içinde yeterli nem ortamı oluşturmak için kullanılıyor. ben yaklaşık 20cm dolduruyorum

- 5. Adım : Meyvelenme

Kolonize kekler
Tüm kavanozları açarak üzerlerindeki kuru vermikülitleri çıkarın. Bu aşamada substrata zarar vermemeye çalışın.
Alkolle dezenfekte ettiğiniz bir yüzeye (ben tepsi kullanıyorum) kavanozları ters çevirip hafifçe sallayarak kekleri çıkartın. boğazsız kavanoz kullanmak bu nedenle önemli.
tepsiyi yavaş akan suyun altında gezdirin, bu aşamada vermikülitler dökülecektir, bunları ayıklayın. keklere zarar vermemeye çalışın.
kekleri bir kapta ılık suda bir gün boyunca rehidre edin.

Kekleri yuvarlama
* Bu aşama muhtemelen sadece yazılı anlatımla oturmayacaktır, bu konuda videolar izlediğinizde ne demeye çalıştığım daha iyi anlaşılacaktır*

kekleri sudan alarak temiz bir yüzeye yerleştirin. (benim için yine tepsi) bir başka temiz yüzeye kuru vermikülit dökün ve kekleri teker teker vermikülitte yuvarlayın. bu nemi içeride tutmaya yardımcı olacaktır.

Kekleri çembere alma
keklerin altı için keklerin perlite değmesini engelleyecek ölçülerde folyo parçalar kesin. folyo parçaları perlitin üzerine yerleştirdikten sonra kekleri parçalara oturtun. daha sonra çemberi içme suyuyla fısfıslayın. kapağı kullanarak içeriyi birkaç kere yelleyin. ve kapağı kapatın.

Şartları optimum düzeyde tutma
Nemi uygun düzeylerde tutmak için kutuyu günde 4 kere fısfıslayın
Keklerin ıslak değil nemli olduğundan emin olun
Hava sirkülasyonunu arttırmak için her fısfıstan sonra kutuyu yelleyin, bunu günde 6 kere yapmak daha idealdir

- 6. Adım : Hasat

Mantarlar önce ufak kabarıklıklar haline gelir, daha sonra pin denen minik uzantılar haline gelirler
pinler oluştuktan sonra mantarın türüne göre 5 ile 12 gün arasında hasata hazır hale gelir
mantarlar alt kapakları açıldığında spor dökerler, bu gelişimin son evresidir. hasatın alt kapaklar düşmeden önce yapılması idealdir.
mantarları keke en yakın yerinden keserek hasat edin


Evde sihirli mantar yetiştirmek ne kadar sürer?
pinler oluştuktan sonra hasat kısa sürede geliyor ancak bir genellemeyle baştan sona bu süre türüne göre 30 ile 60 gün arasındadır. bundan önce misel oluşturmanın da yaklaşık 5 hafta sürdüğünü konuştuk. evde mantar yetiştirmek ortalama 2-3 ay sürüyor.
Usta nedir bu böyle. Kafam dolayısı ile okuyamadım. Lakin düşünüyorum. Bana yardımcı olurmusun. Bana şimdi almam gereken malzemeleri bi yaz. Bi başlayalım eğer snein de gönlün olursa. Dusunuyordum bunu gördüm. Lakin okumayla olcak gibi değil. Bir insanın 2 Güne sığdırabileceği bir program ile bi baslayabilsem cok guxel olacak. Sertifikasini almaya çalışıyorum. Kursundayim
 

IcBlue

Doktor
Usta nedir bu böyle. Kafam dolayısı ile okuyamadım. Lakin düşünüyorum. Bana yardımcı olurmusun. Bana şimdi almam gereken malzemeleri bi yaz. Bi başlayalım eğer snein de gönlün olursa. Dusunuyordum bunu gördüm. Lakin okumayla olcak gibi değil. Bir insanın 2 Güne sığdırabileceği bir program ile bi baslayabilsem cok guxel olacak. Sertifikasini almaya çalışıyorum. Kursundayim
Kankacım bu başlangıç seviyesi bir anlatım. Bitki yetiştirmeden farklı olarak mantar yetiştirme bir mikrobiyoloji alanı. Bu konuya giriş en basitize halinde, merak edenlerin mevzuyu anlaması için yeterli ancak işi bilenlerin de kullanmayacağı başarı oranı düşük bir yöntem. Mümkün olduğunca da terimleri ve mikrobiyolojik bilgileri konunun dışında bırakarak anlatmaya özen gösterdim rahat okunabilir olması için, ilgilenenlerle daha kapsamlı konuşuyoruz zaten. Yani diyeceğim o ki, bu anlatımı okumak zor geldiyse mevzunun aslında bundan çok daha meşakkatli olduğunu bilerek bu işe girmeni öneririm. Yolda karşılaşabileceğin çok fazla problem ve çözüm üretmen gereken çok fazla durum olacak, bitkiden farklı olarak yapılan hatalar sağlığını tehlikeye atabilir. Herşeyden önce güvenlik ve bolca araştırma geliyor. Başlangıç seviyesi için malzemeler konuda zaten mevcut, dahasını da istersen elimden geldiğince tutarım elinden. gönlünce olsun, bol şans.
 

Mikoo

Kıdemli Üye
Kankacım bu başlangıç seviyesi bir anlatım. Bitki yetiştirmeden farklı olarak mantar yetiştirme bir mikrobiyoloji alanı. Bu konuya giriş en basitize halinde, merak edenlerin mevzuyu anlaması için yeterli ancak işi bilenlerin de kullanmayacağı başarı oranı düşük bir yöntem. Mümkün olduğunca da terimleri ve mikrobiyolojik bilgileri konunun dışında bırakarak anlatmaya özen gösterdim rahat okunabilir olması için, ilgilenenlerle daha kapsamlı konuşuyoruz zaten. Yani diyeceğim o ki, bu anlatımı okumak zor geldiyse mevzunun aslında bundan çok daha meşakkatli olduğunu bilerek bu işe girmeni öneririm. Yolda karşılaşabileceğin çok fazla problem ve çözüm üretmen gereken çok fazla durum olacak, bitkiden farklı olarak yapılan hatalar sağlığını tehlikeye atabilir. Herşeyden önce güvenlik ve bolca araştırma geliyor. Başlangıç seviyesi için malzemeler konuda zaten mevcut, dahasını da istersen elimden geldiğince tutarım elinden. gönlünce olsun, bol şans.
Sagol gardaşım eyvallah eksik olma. Teşekürler ilgi ve alakan için
 

Night owl

Müptezel
ARKADAŞLAR MAALESEF PRİNT YOK

PRİNT YOK ARKADAŞLAR MAALESEF

MAALESEF PRİNT YOK ARKADAŞLAR

YOK ARKADAŞLAR PRİNT MAALESEF

PRİNT ARKADAŞLAR YOK MAALESEF

ARKADAŞLAR PRİNT YOK MAALESEF


MAALESEF ARKADAŞLAR PRİNT YOK

Print geldiği zaman söz veriyorum haberiniz olacak arkadaşlar.

Teşekkürler.
Ne zaman reis mezara girince mi
 

Night owl

Müptezel
hazır böyle bir konuya girişmişken buraya kendi kullandığım yetiştirme yöntemini de anlatayım parça parça olmasın. bütün işlemlerin farklı yöntemleri var, bu nedenle kendi araştırmanızı yaparak en uygun yöntemi seçmek daha mantıklı olacaktır. bu kafanızda bir fikir oluşmasına yardım edebilir.

- 1. Adım : Durgun Hava Kutusu (SAB) yapmak

öyle alengirli bir ismi olduğuna bakmayın, içinde çalışabileceğin kadar büyükçe plastik bir kutuya iki tane kol deliği açıyorsun ahahahah muhakkak yapılması gerekmiyor olsa da ortamı ne kadar kontrol altında tutarsanız birşeylerin ters gitme ihtimali o kadar azalır.

malzemeler
- Plastik saklama konteynerı (fikir vermesi için ben 80 litrelik kullanıyorum)
- alt kol kalınlığınızda metal teneke (örneğin salça tenekesi)
- fırın eldiveni

plastik kutuyu iki kol aynı anda girip rahat edecek şekilde işaretleyerek başlamak gerekiyor. tenekenin altını kullanarak işaretlenen yere daireler çizin. bu herkes için farklıdır ancak ben örneğin iki dairenin iç kısımlarının arasını yaklaşık 20cm yapıyorum, dairenin alttan yüksekliğini ise yaklaşık 12 cm. burdan sonrası yanarlı dönerli o yüzden mutfağa geçiyoruz. plastik konteynera maket bıçağıyla girmeye çalışınca kırılıyor çoğu zaman, ben delikleri açmak için eritmeyi daha mantıklı buluyorum. fırın eldiveniyle tenekenin alt kısmını ocağın üstünde ısıtarak işaretlenen yere bastığında kolu rahatsız etmeyecek şekilde tertemiz iki delik oluyor. sıcak tenekeyi işaretlenen yere nazikçe bastırdığında kolayca alttan çıkması gerekir yeterince ısınmışsa. tenekeyi tekrar ateşe tutmadan önce erimiş plastik yapışmadığından emin olun. plastik eriteceğiniz için ortamın muhakkak havalandırılıyor olduğundan emin olun. başlamadan önce işiniz bitince sıcak tenekeyi nereye koyacağınızı belirleyin, lavabo mantıklı bir seçenek örneğin. hızlı hareket etmek gerekiyor bu nedenle nasıl yapacağınıza önceden kafa patlatmak faydalı olabilir.

- 2. Adım : Spor printi şırınga haline getirmek

malzemeler
- gıdaya uygun eldivenler (paketin üzerinde bu detay yazar)
- 10+ ml boş şırınga
- %70 alkol
- steril su (eczanelerde satılır, bunun yerine düdüklüde kaynatılıp soğutulmuş su da kullanılabilir ancak hazır almak daha risksizdir)
- spor print
- torch çakmak
- skalpel (veya sterilize edebileceğin, kazımaya uygun herhangi bir alet)
-cımbız
- shot bardağı
- SAB

çalışmaya başlamadan önce ortamı mümkün olduğunca hava sirkülasyonu olmayacak şekilde ayarlamaya çalışın, başladığınızda odanın kapısının açılması dahi süreci olumsuz etkileyebilir. el çabukluğu konteminasyon riskini azaltmak için oldukça önemlidir, bu nedenle öncesinde birkaç sefer boş deneyerek pratik yapmak faydalı olabilir.

Alkole dokunmadan önce eldivenleri giyerek SABı %70 alkolle temizleyin.
skalpel ve cımbızı kızarana kadar torch çakmakla ısıtarak sterilize edin, bu işlemi SABın dışında yapmak gerekiyor. aletleri soğuduktan sonra tutulacak yerleri alkolle silerek SABın içine alın.
SABın içinde temiz bir shot bardağına şırınga kapasitesinde steril su ekleyin, daha sonra skalpel yardımıyla cımbızla tuttuğunuz (spor printin kenarlarında parmağın spora değmeyeceği kadar yeterli alan varsa buna gerek yok ama çoğunlukla olmuyor) spor printten küçük bir parçayı shot bardağına kazıyın (en fazla 1/4 büyüklüğünde bir kısmı) printe narin davranmak önemli.
bardaktaki suyu şırıngaya birkaç kere çekip bırakmak sporların daha iyi karışmasına yardımcı olur. en son çektikten sonra iğnenin kapağını kapatarak direkt ışık görmeyen, oda sıcaklığında bir yere kaldırın. sporların su ile bileşim haline gelmeleri için kullanmadan önce en az 24 saat beklemesi gerekiyor. ideal olan kullanmadan 2-3 gün önce hazırlanması

- 3. Adım : Miselleme

malzemeler
- süzgeç
- çivi
- çekiç
- malzemeleri karıştırmak için bir kap
- micropore bandı (eczanelerde satılıyor)
- ölçüm kabı
- folyo
- havlu veya kağıt havlu (ben havlu kullanıyorum)
- düz/ ağız darlığı olmayan kavanozlar (tüm printten, printin büyüklüğüne göre yaklaşık 24-30 kavanoz çıkar)
- sıkı kapaklı büyük tencere (veya düdüklü, ben düdüklü kullanmayı sevmiyorum)

içerik için malzemeler
- içme suyu
- organik esmer pirinç unu
- vermikülit
- spor şırınga

hijyen öğeleri
- latex eldiven
-%70 alkol
- torch çakmak
- SAB

*hazırlanan kavanozlar ortalama 4 ile 5 hafta arasında çembere alınacak hale gelir*

+ 1. Aşama : Hazırlık

Kavanozların hazırlığı
- çekiç ve çiviyi alkolle dezenfekte edin
- kavanoz kapağının üstüne kenarlara yakın olacak şekilde 4 köşeden delik açın

Substratın hazırlığı
- her bir kavanoz için 1/4ü kadar içme suyu ile 2/3ü kadar vermiküliti bir kapta karıştırın
- temiz bir süzgeçte fazla suyu süzün
- her kavanoz için 1/4ü kadar esmer pirinç ununu nemlendirilmiş vermikülit ile karıştırın

Kavanozları doldurmak
- Substratı kavanozlara, üstünde biraz boşluk kalacak şekilde eşit olarak paylaştırın
- en üste kuru vermikülit eklemek konteminasyon riskini azaltır
- kapağı alkolle temizleyerek kavanozları kapatın

Buharla Sterilizasyon
- Kapakların sıkı kapatıldığından emin olun
- Kapakları folyoyla sıkıca kaplayın, bu aşamada folyonun düzgün kapatılmaması kavanozun içinde şu birikmesine neden olur
- tencerenin dibine havlu sererek kavanozların dibe değmediğinden emin olun
- kavanozları birbirine ve tencerenin kenarlarına değmeyecek şekilde yerleştirin, bu şekilde çatlama ihtimali düşer
- tencereyi kavanozların yarısına gelecek kadar suyla doldurun ve kapağını sıkıca kapatın
- kısık ateşte yavaşça kaynaması gerekiyor, tencerede bu yaklaşık 75-90 dakika arası. düdüklü için yaklaşık 1 saat.
- işlemden sonra kavanozları kullanmadan hemen öncesine kadar temiz kaldıklarından emin olmak için, oda sıcaklığına gelene kadar tencereden çıkartmamak gerekiyor. işlemi akşamdan yapıp sabahı beklemeyi ben daha faydalı buluyorum.

+ 2.Aşama : Enjeksiyon
*burdan sonrasına eldivenlerle ve SABın başında devam ediliyor*

Şırıngayı hazırlama
- şırınganın ucunu bir torch çakmakla kızarana kadar ısıtın
- ısı geçtikten sonra şırıngayı alkolle temizleyerek SABın içine alın
- şırınganın ağzını çok hafif geriye çekip biraz sallayarak sporları hareket ettirin

Sporları enjekte etme
bu aşamada bütün işlemleri bir kavanoz için tamamladıktan sonra diğer kavanoza geçin
- SABın içinde kavanozun üzerinden folyoyu kaldırın, folyo kalktığı anda sporları enjekte edip delikleri bantlamak gerekir
- Her bir delikten 1/4cc spor solüsyonunu iğnenin ucu kavanozun duvarına değecek şekilde enjekte edin
- 4 delikten enjeksiyonu tamamladıktan sonra delikleri micropore bandıyla kapatın, bantları öncesinden kesmek hız açısından avantaj sağlar
- bütün kavanozlar için işlemi tekrarlayın

+ 3.Aşama : Kolonizasyon

Miselyumun oluşması

Kavanozları direkt güneş ışığı almayan, temiz bir alana yerleştirin. 2 hafta içinde miselyum beyaz, yumuşak kabarıklıklar şeklinde görünür hale gelir.

Miselyumun oturması
Enjekte tarihinden 4 hafta içinde kavanozun içi neredeyse tamamen bembeyaz hale gelir. bu aşamada miselyumun güçlenmesi için fazladan 1 hafta beklemek gerekir. Her şey yolunda gitmişse 10luk bir şırıngadan 4-6 kavanoz elde edersiniz. Kavanozların içinde beyazdan başka bir renk varsa, ki bu genelde yeşildir, kavanozun kontemine olduğu anlamına gelir. Kontemine kavanozları açık alanda temizlemek gerekir.

- 4. Adım : Meyve Çemberi

malzemeler

- plastik saklama konteyneri (50-115 litre arası kavanoz miktarına göre)
- perlit (zemini en az 10cm dolduracak kadar)
- süzgeç
- havlu veya kağıt havlu (ben havlu kullanıyorum)
- yüzey temizleyici alkol
- sprey şişesi
- metre
- 7mmlik matkap ucu ve matkap/ veya eritilerek de yapılabilir
- işaretleme kalemi
- zımpara

gerekli hava akışını sağlamak için kutunun 6 yüzünde eşit aralıklarla açılmış delikler olması gerekir. 5x5 cmlik gridlerin ortasına açılan delikler bu durum için idealdir (10cmde 1) markerla işaretlediğiniz yerleri matkapla delerken baastırmayın, baastırmak kırılmalara neden olacaktır. delikleri zımparayla temizleyerek plastik parçaların kalmadığından emin olun. delme işleminden sonra kutuyu alkolle silerek temizleyin.

kutunun altına havluyu serin, perlitin fazla nem tutmasını ve deliklerden çıkmasını engelleyecektir. perliti tamamen ıslatarak fazla suyu süzgeçle süzün. kutuya en az 10cm perlit doldurun, tam olarak ne kadar doldurduğunuzun çok önemi yok, kutunun içinde yeterli nem ortamı oluşturmak için kullanılıyor. ben yaklaşık 20cm dolduruyorum

- 5. Adım : Meyvelenme

Kolonize kekler
Tüm kavanozları açarak üzerlerindeki kuru vermikülitleri çıkarın. Bu aşamada substrata zarar vermemeye çalışın.
Alkolle dezenfekte ettiğiniz bir yüzeye (ben tepsi kullanıyorum) kavanozları ters çevirip hafifçe sallayarak kekleri çıkartın. boğazsız kavanoz kullanmak bu nedenle önemli.
tepsiyi yavaş akan suyun altında gezdirin, bu aşamada vermikülitler dökülecektir, bunları ayıklayın. keklere zarar vermemeye çalışın.
kekleri bir kapta ılık suda bir gün boyunca rehidre edin.

Kekleri yuvarlama
* Bu aşama muhtemelen sadece yazılı anlatımla oturmayacaktır, bu konuda videolar izlediğinizde ne demeye çalıştığım daha iyi anlaşılacaktır*

kekleri sudan alarak temiz bir yüzeye yerleştirin. (benim için yine tepsi) bir başka temiz yüzeye kuru vermikülit dökün ve kekleri teker teker vermikülitte yuvarlayın. bu nemi içeride tutmaya yardımcı olacaktır.

Kekleri çembere alma
keklerin altı için keklerin perlite değmesini engelleyecek ölçülerde folyo parçalar kesin. folyo parçaları perlitin üzerine yerleştirdikten sonra kekleri parçalara oturtun. daha sonra çemberi içme suyuyla fısfıslayın. kapağı kullanarak içeriyi birkaç kere yelleyin. ve kapağı kapatın.

Şartları optimum düzeyde tutma
Nemi uygun düzeylerde tutmak için kutuyu günde 4 kere fısfıslayın
Keklerin ıslak değil nemli olduğundan emin olun
Hava sirkülasyonunu arttırmak için her fısfıstan sonra kutuyu yelleyin, bunu günde 6 kere yapmak daha idealdir

- 6. Adım : Hasat

Mantarlar önce ufak kabarıklıklar haline gelir, daha sonra pin denen minik uzantılar haline gelirler
pinler oluştuktan sonra mantarın türüne göre 5 ile 12 gün arasında hasata hazır hale gelir
mantarlar alt kapakları açıldığında spor dökerler, bu gelişimin son evresidir. hasatın alt kapaklar düşmeden önce yapılması idealdir.
mantarları keke en yakın yerinden keserek hasat edin


Evde sihirli mantar yetiştirmek ne kadar sürer?
pinler oluştuktan sonra hasat kısa sürede geliyor ancak bir genellemeyle baştan sona bu süre türüne göre 30 ile 60 gün arasındadır. bundan önce misel oluşturmanın da yaklaşık 5 hafta sürdüğünü konuştuk. evde mantar yetiştirmek ortalama 2-3 ay sürüyor.
Knka yüreğine sağlık bu anlatımların çok değerli knka bu anlattıklarının aynısını birebir yapan yotube video varmı direk senin anlattığını adamın eyleme döktüğü bi video resimli anlatım olmadan sıkıntı knka
 

bilgeowise

Yeni üye
hazır böyle bir konuya girişmişken buraya kendi kullandığım yetiştirme yöntemini de anlatayım parça parça olmasın. bütün işlemlerin farklı yöntemleri var, bu nedenle kendi araştırmanızı yaparak en uygun yöntemi seçmek daha mantıklı olacaktır. bu kafanızda bir fikir oluşmasına yardım edebilir.
- 1. Adım : Durgun Hava Kutusu (SAB) yapmak
öyle alengirli bir ismi olduğuna bakmayın, içinde çalışabileceğin kadar büyükçe plastik bir kutuya iki tane kol deliği açıyorsun ahahahah muhakkak yapılması gerekmiyor olsa da ortamı ne kadar kontrol altında tutarsanız birşeylerin ters gitme ihtimali o kadar azalır.
malzemeler
- Plastik saklama konteynerı (fikir vermesi için ben 80 litrelik kullanıyorum)
- alt kol kalınlığınızda metal teneke (örneğin salça tenekesi)
- fırın eldiveni
plastik kutuyu iki kol aynı anda girip rahat edecek şekilde işaretleyerek başlamak gerekiyor. tenekenin altını kullanarak işaretlenen yere daireler çizin. bu herkes için farklıdır ancak ben örneğin iki dairenin iç kısımlarının arasını yaklaşık 20cm yapıyorum, dairenin alttan yüksekliğini ise yaklaşık 12 cm. burdan sonrası yanarlı dönerli o yüzden mutfağa geçiyoruz. plastik konteynera maket bıçağıyla girmeye çalışınca kırılıyor çoğu zaman, ben delikleri açmak için eritmeyi daha mantıklı buluyorum. fırın eldiveniyle tenekenin alt kısmını ocağın üstünde ısıtarak işaretlenen yere bastığında kolu rahatsız etmeyecek şekilde tertemiz iki delik oluyor. sıcak tenekeyi işaretlenen yere nazikçe bastırdığında kolayca alttan çıkması gerekir yeterince ısınmışsa. tenekeyi tekrar ateşe tutmadan önce erimiş plastik yapışmadığından emin olun. plastik eriteceğiniz için ortamın muhakkak havalandırılıyor olduğundan emin olun. başlamadan önce işiniz bitince sıcak tenekeyi nereye koyacağınızı belirleyin, lavabo mantıklı bir seçenek örneğin. hızlı hareket etmek gerekiyor bu nedenle nasıl yapacağınıza önceden kafa patlatmak faydalı olabilir.
- 2. Adım : Spor printi şırınga haline getirmek
malzemeler
- gıdaya uygun eldivenler (paketin üzerinde bu detay yazar)
- 10+ ml boş şırınga
- %70 alkol
- steril su (eczanelerde satılır, bunun yerine düdüklüde kaynatılıp soğutulmuş su da kullanılabilir ancak hazır almak daha risksizdir)
- spor print
- torch çakmak
- skalpel (veya sterilize edebileceğin, kazımaya uygun herhangi bir alet)
-cımbız
- shot bardağı
- SAB
çalışmaya başlamadan önce ortamı mümkün olduğunca hava sirkülasyonu olmayacak şekilde ayarlamaya çalışın, başladığınızda odanın kapısının açılması dahi süreci olumsuz etkileyebilir. el çabukluğu konteminasyon riskini azaltmak için oldukça önemlidir, bu nedenle öncesinde birkaç sefer boş deneyerek pratik yapmak faydalı olabilir.
Alkole dokunmadan önce eldivenleri giyerek SABı %70 alkolle temizleyin.
skalpel ve cımbızı kızarana kadar torch çakmakla ısıtarak sterilize edin, bu işlemi SABın dışında yapmak gerekiyor. aletleri soğuduktan sonra tutulacak yerleri alkolle silerek SABın içine alın.
SABın içinde temiz bir shot bardağına şırınga kapasitesinde steril su ekleyin, daha sonra skalpel yardımıyla cımbızla tuttuğunuz (spor printin kenarlarında parmağın spora değmeyeceği kadar yeterli alan varsa buna gerek yok ama çoğunlukla olmuyor) spor printten küçük bir parçayı shot bardağına kazıyın (en fazla 1/4 büyüklüğünde bir kısmı) printe narin davranmak önemli.
bardaktaki suyu şırıngaya birkaç kere çekip bırakmak sporların daha iyi karışmasına yardımcı olur. en son çektikten sonra iğnenin kapağını kapatarak direkt ışık görmeyen, oda sıcaklığında bir yere kaldırın. sporların su ile bileşim haline gelmeleri için kullanmadan önce en az 24 saat beklemesi gerekiyor. ideal olan kullanmadan 2-3 gün önce hazırlanması
- 3. Adım : Miselleme
malzemeler
- süzgeç
- çivi
- çekiç
- malzemeleri karıştırmak için bir kap
- micropore bandı (eczanelerde satılıyor)
- ölçüm kabı
- folyo
- havlu veya kağıt havlu (ben havlu kullanıyorum)
- düz/ ağız darlığı olmayan kavanozlar (tüm printten, printin büyüklüğüne göre yaklaşık 24-30 kavanoz çıkar)
- sıkı kapaklı büyük tencere (veya düdüklü, ben düdüklü kullanmayı sevmiyorum)
içerik için malzemeler
- içme suyu
- organik esmer pirinç unu
- vermikülit
- spor şırınga
hijyen öğeleri
- latex eldiven
-%70 alkol
- torch çakmak
- SAB
*hazırlanan kavanozlar ortalama 4 ile 5 hafta arasında çembere alınacak hale gelir*
+ 1. Aşama : Hazırlık
Kavanozların hazırlığı
- çekiç ve çiviyi alkolle dezenfekte edin
- kavanoz kapağının üstüne kenarlara yakın olacak şekilde 4 köşeden delik açın
Substratın hazırlığı
- her bir kavanoz için 1/4ü kadar içme suyu ile 2/3ü kadar vermiküliti bir kapta karıştırın
- temiz bir süzgeçte fazla suyu süzün
- her kavanoz için 1/4ü kadar esmer pirinç ununu nemlendirilmiş vermikülit ile karıştırın
Kavanozları doldurmak
- Substratı kavanozlara, üstünde biraz boşluk kalacak şekilde eşit olarak paylaştırın
- en üste kuru vermikülit eklemek konteminasyon riskini azaltır
- kapağı alkolle temizleyerek kavanozları kapatın
Buharla Sterilizasyon
- Kapakların sıkı kapatıldığından emin olun
- Kapakları folyoyla sıkıca kaplayın, bu aşamada folyonun düzgün kapatılmaması kavanozun içinde şu birikmesine neden olur
- tencerenin dibine havlu sererek kavanozların dibe değmediğinden emin olun
- kavanozları birbirine ve tencerenin kenarlarına değmeyecek şekilde yerleştirin, bu şekilde çatlama ihtimali düşer
- tencereyi kavanozların yarısına gelecek kadar suyla doldurun ve kapağını sıkıca kapatın
- kısık ateşte yavaşça kaynaması gerekiyor, tencerede bu yaklaşık 75-90 dakika arası. düdüklü için yaklaşık 1 saat.
- işlemden sonra kavanozları kullanmadan hemen öncesine kadar temiz kaldıklarından emin olmak için, oda sıcaklığına gelene kadar tencereden çıkartmamak gerekiyor. işlemi akşamdan yapıp sabahı beklemeyi ben daha faydalı buluyorum.
+ 2.Aşama : Enjeksiyon
*burdan sonrasına eldivenlerle ve SABın başında devam ediliyor*
Şırıngayı hazırlama
- şırınganın ucunu bir torch çakmakla kızarana kadar ısıtın
- ısı geçtikten sonra şırıngayı alkolle temizleyerek SABın içine alın
- şırınganın ağzını çok hafif geriye çekip biraz sallayarak sporları hareket ettirin
Sporları enjekte etme
bu aşamada bütün işlemleri bir kavanoz için tamamladıktan sonra diğer kavanoza geçin
- SABın içinde kavanozun üzerinden folyoyu kaldırın, folyo kalktığı anda sporları enjekte edip delikleri bantlamak gerekir
- Her bir delikten 1/4cc spor solüsyonunu iğnenin ucu kavanozun duvarına değecek şekilde enjekte edin
- 4 delikten enjeksiyonu tamamladıktan sonra delikleri micropore bandıyla kapatın, bantları öncesinden kesmek hız açısından avantaj sağlar
- bütün kavanozlar için işlemi tekrarlayın
+ 3.Aşama : Kolonizasyon
Miselyumun oluşması

Kavanozları direkt güneş ışığı almayan, temiz bir alana yerleştirin. 2 hafta içinde miselyum beyaz, yumuşak kabarıklıklar şeklinde görünür hale gelir.
Miselyumun oturması
Enjekte tarihinden 4 hafta içinde kavanozun içi neredeyse tamamen bembeyaz hale gelir. bu aşamada miselyumun güçlenmesi için fazladan 1 hafta beklemek gerekir. Her şey yolunda gitmişse 10luk bir şırıngadan 4-6 kavanoz elde edersiniz. Kavanozların içinde beyazdan başka bir renk varsa, ki bu genelde yeşildir, kavanozun kontemine olduğu anlamına gelir. Kontemine kavanozları açık alanda temizlemek gerekir.
- 4. Adım : Meyve Çemberi
malzemeler

- plastik saklama konteyneri (50-115 litre arası kavanoz miktarına göre)
- perlit (zemini en az 10cm dolduracak kadar)
- süzgeç
- havlu veya kağıt havlu (ben havlu kullanıyorum)
- yüzey temizleyici alkol
- sprey şişesi
- metre
- 7mmlik matkap ucu ve matkap/ veya eritilerek de yapılabilir
- işaretleme kalemi
- zımpara
gerekli hava akışını sağlamak için kutunun 6 yüzünde eşit aralıklarla açılmış delikler olması gerekir. 5x5 cmlik gridlerin ortasına açılan delikler bu durum için idealdir (10cmde 1) markerla işaretlediğiniz yerleri matkapla delerken baastırmayın, baastırmak kırılmalara neden olacaktır. delikleri zımparayla temizleyerek plastik parçaların kalmadığından emin olun. delme işleminden sonra kutuyu alkolle silerek temizleyin.
kutunun altına havluyu serin, perlitin fazla nem tutmasını ve deliklerden çıkmasını engelleyecektir. perliti tamamen ıslatarak fazla suyu süzgeçle süzün. kutuya en az 10cm perlit doldurun, tam olarak ne kadar doldurduğunuzun çok önemi yok, kutunun içinde yeterli nem ortamı oluşturmak için kullanılıyor. ben yaklaşık 20cm dolduruyorum
- 5. Adım : Meyvelenme
Kolonize kekler
Tüm kavanozları açarak üzerlerindeki kuru vermikülitleri çıkarın. Bu aşamada substrata zarar vermemeye çalışın.
Alkolle dezenfekte ettiğiniz bir yüzeye (ben tepsi kullanıyorum) kavanozları ters çevirip hafifçe sallayarak kekleri çıkartın. boğazsız kavanoz kullanmak bu nedenle önemli.
tepsiyi yavaş akan suyun altında gezdirin, bu aşamada vermikülitler dökülecektir, bunları ayıklayın. keklere zarar vermemeye çalışın.
kekleri bir kapta ılık suda bir gün boyunca rehidre edin.
Kekleri yuvarlama
* Bu aşama muhtemelen sadece yazılı anlatımla oturmayacaktır, bu konuda videolar izlediğinizde ne demeye çalıştığım daha iyi anlaşılacaktır*
kekleri sudan alarak temiz bir yüzeye yerleştirin. (benim için yine tepsi) bir başka temiz yüzeye kuru vermikülit dökün ve kekleri teker teker vermikülitte yuvarlayın. bu nemi içeride tutmaya yardımcı olacaktır.
Kekleri çembere alma
keklerin altı için keklerin perlite değmesini engelleyecek ölçülerde folyo parçalar kesin. folyo parçaları perlitin üzerine yerleştirdikten sonra kekleri parçalara oturtun. daha sonra çemberi içme suyuyla fısfıslayın. kapağı kullanarak içeriyi birkaç kere yelleyin. ve kapağı kapatın.
Şartları optimum düzeyde tutma
Nemi uygun düzeylerde tutmak için kutuyu günde 4 kere fısfıslayın
Keklerin ıslak değil nemli olduğundan emin olun
Hava sirkülasyonunu arttırmak için her fısfıstan sonra kutuyu yelleyin, bunu günde 6 kere yapmak daha idealdir
- 6. Adım : Hasat
Mantarlar önce ufak kabarıklıklar haline gelir, daha sonra pin denen minik uzantılar haline gelirler
pinler oluştuktan sonra mantarın türüne göre 5 ile 12 gün arasında hasata hazır hale gelir
mantarlar alt kapakları açıldığında spor dökerler, bu gelişimin son evresidir. hasatın alt kapaklar düşmeden önce yapılması idealdir.
mantarları keke en yakın yerinden keserek hasat edin

Evde sihirli mantar yetiştirmek ne kadar sürer?
pinler oluştuktan sonra hasat kısa sürede geliyor ancak bir genellemeyle baştan sona bu süre türüne göre 30 ile 60 gün arasındadır. bundan önce misel oluşturmanın da yaklaşık 5 hafta sürdüğünü konuştuk. evde mantar yetiştirmek ortalama 2-3 ay sürüyor.
 

Yetwo

Yeni üye
Tabi kankacım hemen bahsedeyim, yalnız 7 yıl önceki bir mevzu o nedenle tüm detayları çok net hatırlayamayacağımı baştan belirteyim. (gelecekten bildiriyorum hiç unutamamışım, baya da uzun oldu hikaye okumaya başlayanlar şimdiden kusura bakmasın)
Gönlünüzce olsun. Mutlu tripler!
Kanka discord var mı sana ulaşabileceğim elimde güzel sporum var malzemelerin %95'ini tamamladım.
 

volkanocak0

Yeni üye
@IcBlue hocam öncelikle kıymetli bilgilerin için çok teşekkür ederim. Gayet açık ve detaylı bir şekilde anlatmışsın olayı fakat ben “5.Meyvelenme” adımında tıkandım. Kavonozdan çıkardıktan sonra çeşme suyu ile mi yıkayacağız ve daha sonra çıkan kekleri suda mı bekletiyoruz. Rica etsem “Kekleri yuvarlama” “Kolonize kekler” başlığını detaylı bir şekilde anlatabilir misin. Şimdiden çok teşekkürler
 

SDBB

Üye
hazır böyle bir konuya girişmişken buraya kendi kullandığım yetiştirme yöntemini de anlatayım parça parça olmasın. bütün işlemlerin farklı yöntemleri var, bu nedenle kendi araştırmanızı yaparak en uygun yöntemi seçmek daha mantıklı olacaktır. bu kafanızda bir fikir oluşmasına yardım edebilir.

- 1. Adım : Durgun Hava Kutusu (SAB) yapmak

öyle alengirli bir ismi olduğuna bakmayın, içinde çalışabileceğin kadar büyükçe plastik bir kutuya iki tane kol deliği açıyorsun ahahahah muhakkak yapılması gerekmiyor olsa da ortamı ne kadar kontrol altında tutarsanız birşeylerin ters gitme ihtimali o kadar azalır.

malzemeler
- Plastik saklama konteynerı (fikir vermesi için ben 80 litrelik kullanıyorum)
- alt kol kalınlığınızda metal teneke (örneğin salça tenekesi)
- fırın eldiveni

plastik kutuyu iki kol aynı anda girip rahat edecek şekilde işaretleyerek başlamak gerekiyor. tenekenin altını kullanarak işaretlenen yere daireler çizin. bu herkes için farklıdır ancak ben örneğin iki dairenin iç kısımlarının arasını yaklaşık 20cm yapıyorum, dairenin alttan yüksekliğini ise yaklaşık 12 cm. burdan sonrası yanarlı dönerli o yüzden mutfağa geçiyoruz. plastik konteynera maket bıçağıyla girmeye çalışınca kırılıyor çoğu zaman, ben delikleri açmak için eritmeyi daha mantıklı buluyorum. fırın eldiveniyle tenekenin alt kısmını ocağın üstünde ısıtarak işaretlenen yere bastığında kolu rahatsız etmeyecek şekilde tertemiz iki delik oluyor. sıcak tenekeyi işaretlenen yere nazikçe bastırdığında kolayca alttan çıkması gerekir yeterince ısınmışsa. tenekeyi tekrar ateşe tutmadan önce erimiş plastik yapışmadığından emin olun. plastik eriteceğiniz için ortamın muhakkak havalandırılıyor olduğundan emin olun. başlamadan önce işiniz bitince sıcak tenekeyi nereye koyacağınızı belirleyin, lavabo mantıklı bir seçenek örneğin. hızlı hareket etmek gerekiyor bu nedenle nasıl yapacağınıza önceden kafa patlatmak faydalı olabilir.

- 2. Adım : Spor printi şırınga haline getirmek

malzemeler
- gıdaya uygun eldivenler (paketin üzerinde bu detay yazar)
- 10+ ml boş şırınga
- %70 alkol
- steril su (eczanelerde satılır, bunun yerine düdüklüde kaynatılıp soğutulmuş su da kullanılabilir ancak hazır almak daha risksizdir)
- spor print
- torch çakmak
- skalpel (veya sterilize edebileceğin, kazımaya uygun herhangi bir alet)
-cımbız
- shot bardağı
- SAB

çalışmaya başlamadan önce ortamı mümkün olduğunca hava sirkülasyonu olmayacak şekilde ayarlamaya çalışın, başladığınızda odanın kapısının açılması dahi süreci olumsuz etkileyebilir. el çabukluğu konteminasyon riskini azaltmak için oldukça önemlidir, bu nedenle öncesinde birkaç sefer boş deneyerek pratik yapmak faydalı olabilir.

Alkole dokunmadan önce eldivenleri giyerek SABı %70 alkolle temizleyin.
skalpel ve cımbızı kızarana kadar torch çakmakla ısıtarak sterilize edin, bu işlemi SABın dışında yapmak gerekiyor. aletleri soğuduktan sonra tutulacak yerleri alkolle silerek SABın içine alın.
SABın içinde temiz bir shot bardağına şırınga kapasitesinde steril su ekleyin, daha sonra skalpel yardımıyla cımbızla tuttuğunuz (spor printin kenarlarında parmağın spora değmeyeceği kadar yeterli alan varsa buna gerek yok ama çoğunlukla olmuyor) spor printten küçük bir parçayı shot bardağına kazıyın (en fazla 1/4 büyüklüğünde bir kısmı) printe narin davranmak önemli.
bardaktaki suyu şırıngaya birkaç kere çekip bırakmak sporların daha iyi karışmasına yardımcı olur. en son çektikten sonra iğnenin kapağını kapatarak direkt ışık görmeyen, oda sıcaklığında bir yere kaldırın. sporların su ile bileşim haline gelmeleri için kullanmadan önce en az 24 saat beklemesi gerekiyor. ideal olan kullanmadan 2-3 gün önce hazırlanması

- 3. Adım : Miselleme

malzemeler
- süzgeç
- çivi
- çekiç
- malzemeleri karıştırmak için bir kap
- micropore bandı (eczanelerde satılıyor)
- ölçüm kabı
- folyo
- havlu veya kağıt havlu (ben havlu kullanıyorum)
- düz/ ağız darlığı olmayan kavanozlar (tüm printten, printin büyüklüğüne göre yaklaşık 24-30 kavanoz çıkar)
- sıkı kapaklı büyük tencere (veya düdüklü, ben düdüklü kullanmayı sevmiyorum)

içerik için malzemeler
- içme suyu
- organik esmer pirinç unu
- vermikülit
- spor şırınga

hijyen öğeleri
- latex eldiven
-%70 alkol
- torch çakmak
- SAB

*hazırlanan kavanozlar ortalama 4 ile 5 hafta arasında çembere alınacak hale gelir*

+ 1. Aşama : Hazırlık

Kavanozların hazırlığı
- çekiç ve çiviyi alkolle dezenfekte edin
- kavanoz kapağının üstüne kenarlara yakın olacak şekilde 4 köşeden delik açın

Substratın hazırlığı
- her bir kavanoz için 1/4ü kadar içme suyu ile 2/3ü kadar vermiküliti bir kapta karıştırın
- temiz bir süzgeçte fazla suyu süzün
- her kavanoz için 1/4ü kadar esmer pirinç ununu nemlendirilmiş vermikülit ile karıştırın

Kavanozları doldurmak
- Substratı kavanozlara, üstünde biraz boşluk kalacak şekilde eşit olarak paylaştırın
- en üste kuru vermikülit eklemek konteminasyon riskini azaltır
- kapağı alkolle temizleyerek kavanozları kapatın

Buharla Sterilizasyon
- Kapakların sıkı kapatıldığından emin olun
- Kapakları folyoyla sıkıca kaplayın, bu aşamada folyonun düzgün kapatılmaması kavanozun içinde şu birikmesine neden olur
- tencerenin dibine havlu sererek kavanozların dibe değmediğinden emin olun
- kavanozları birbirine ve tencerenin kenarlarına değmeyecek şekilde yerleştirin, bu şekilde çatlama ihtimali düşer
- tencereyi kavanozların yarısına gelecek kadar suyla doldurun ve kapağını sıkıca kapatın
- kısık ateşte yavaşça kaynaması gerekiyor, tencerede bu yaklaşık 75-90 dakika arası. düdüklü için yaklaşık 1 saat.
- işlemden sonra kavanozları kullanmadan hemen öncesine kadar temiz kaldıklarından emin olmak için, oda sıcaklığına gelene kadar tencereden çıkartmamak gerekiyor. işlemi akşamdan yapıp sabahı beklemeyi ben daha faydalı buluyorum.

+ 2.Aşama : Enjeksiyon
*burdan sonrasına eldivenlerle ve SABın başında devam ediliyor*

Şırıngayı hazırlama
- şırınganın ucunu bir torch çakmakla kızarana kadar ısıtın
- ısı geçtikten sonra şırıngayı alkolle temizleyerek SABın içine alın
- şırınganın ağzını çok hafif geriye çekip biraz sallayarak sporları hareket ettirin

Sporları enjekte etme
bu aşamada bütün işlemleri bir kavanoz için tamamladıktan sonra diğer kavanoza geçin
- SABın içinde kavanozun üzerinden folyoyu kaldırın, folyo kalktığı anda sporları enjekte edip delikleri bantlamak gerekir
- Her bir delikten 1/4cc spor solüsyonunu iğnenin ucu kavanozun duvarına değecek şekilde enjekte edin
- 4 delikten enjeksiyonu tamamladıktan sonra delikleri micropore bandıyla kapatın, bantları öncesinden kesmek hız açısından avantaj sağlar
- bütün kavanozlar için işlemi tekrarlayın

+ 3.Aşama : Kolonizasyon

Miselyumun oluşması

Kavanozları direkt güneş ışığı almayan, temiz bir alana yerleştirin. 2 hafta içinde miselyum beyaz, yumuşak kabarıklıklar şeklinde görünür hale gelir.

Miselyumun oturması
Enjekte tarihinden 4 hafta içinde kavanozun içi neredeyse tamamen bembeyaz hale gelir. bu aşamada miselyumun güçlenmesi için fazladan 1 hafta beklemek gerekir. Her şey yolunda gitmişse 10luk bir şırıngadan 4-6 kavanoz elde edersiniz. Kavanozların içinde beyazdan başka bir renk varsa, ki bu genelde yeşildir, kavanozun kontemine olduğu anlamına gelir. Kontemine kavanozları açık alanda temizlemek gerekir.

- 4. Adım : Meyve Çemberi

malzemeler

- plastik saklama konteyneri (50-115 litre arası kavanoz miktarına göre)
- perlit (zemini en az 10cm dolduracak kadar)
- süzgeç
- havlu veya kağıt havlu (ben havlu kullanıyorum)
- yüzey temizleyici alkol
- sprey şişesi
- metre
- 7mmlik matkap ucu ve matkap/ veya eritilerek de yapılabilir
- işaretleme kalemi
- zımpara

gerekli hava akışını sağlamak için kutunun 6 yüzünde eşit aralıklarla açılmış delikler olması gerekir. 5x5 cmlik gridlerin ortasına açılan delikler bu durum için idealdir (10cmde 1) markerla işaretlediğiniz yerleri matkapla delerken baastırmayın, baastırmak kırılmalara neden olacaktır. delikleri zımparayla temizleyerek plastik parçaların kalmadığından emin olun. delme işleminden sonra kutuyu alkolle silerek temizleyin.

kutunun altına havluyu serin, perlitin fazla nem tutmasını ve deliklerden çıkmasını engelleyecektir. perliti tamamen ıslatarak fazla suyu süzgeçle süzün. kutuya en az 10cm perlit doldurun, tam olarak ne kadar doldurduğunuzun çok önemi yok, kutunun içinde yeterli nem ortamı oluşturmak için kullanılıyor. ben yaklaşık 20cm dolduruyorum

- 5. Adım : Meyvelenme

Kolonize kekler
Tüm kavanozları açarak üzerlerindeki kuru vermikülitleri çıkarın. Bu aşamada substrata zarar vermemeye çalışın.
Alkolle dezenfekte ettiğiniz bir yüzeye (ben tepsi kullanıyorum) kavanozları ters çevirip hafifçe sallayarak kekleri çıkartın. boğazsız kavanoz kullanmak bu nedenle önemli.
tepsiyi yavaş akan suyun altında gezdirin, bu aşamada vermikülitler dökülecektir, bunları ayıklayın. keklere zarar vermemeye çalışın.
kekleri bir kapta ılık suda bir gün boyunca rehidre edin.

Kekleri yuvarlama
* Bu aşama muhtemelen sadece yazılı anlatımla oturmayacaktır, bu konuda videolar izlediğinizde ne demeye çalıştığım daha iyi anlaşılacaktır*

kekleri sudan alarak temiz bir yüzeye yerleştirin. (benim için yine tepsi) bir başka temiz yüzeye kuru vermikülit dökün ve kekleri teker teker vermikülitte yuvarlayın. bu nemi içeride tutmaya yardımcı olacaktır.

Kekleri çembere alma
keklerin altı için keklerin perlite değmesini engelleyecek ölçülerde folyo parçalar kesin. folyo parçaları perlitin üzerine yerleştirdikten sonra kekleri parçalara oturtun. daha sonra çemberi içme suyuyla fısfıslayın. kapağı kullanarak içeriyi birkaç kere yelleyin. ve kapağı kapatın.

Şartları optimum düzeyde tutma
Nemi uygun düzeylerde tutmak için kutuyu günde 4 kere fısfıslayın
Keklerin ıslak değil nemli olduğundan emin olun
Hava sirkülasyonunu arttırmak için her fısfıstan sonra kutuyu yelleyin, bunu günde 6 kere yapmak daha idealdir

- 6. Adım : Hasat

Mantarlar önce ufak kabarıklıklar haline gelir, daha sonra pin denen minik uzantılar haline gelirler
pinler oluştuktan sonra mantarın türüne göre 5 ile 12 gün arasında hasata hazır hale gelir
mantarlar alt kapakları açıldığında spor dökerler, bu gelişimin son evresidir. hasatın alt kapaklar düşmeden önce yapılması idealdir.
mantarları keke en yakın yerinden keserek hasat edin


Evde sihirli mantar yetiştirmek ne kadar sürer?
pinler oluştuktan sonra hasat kısa sürede geliyor ancak bir genellemeyle baştan sona bu süre türüne göre 30 ile 60 gün arasındadır. bundan önce misel oluşturmanın da yaklaşık 5 hafta sürdüğünü konuştuk. evde mantar yetiştirmek ortalama 2-3 ay sürüyor.
Hocam daha hızlı misel oluşumu için kavanozdaki sporların %30 u kolonileşince kavanozu halı gibi yumuşak yüzeylere dikkatlice vurarak kırıp tamamen karışmasını sağlıyorlar daha hılzı koloni olduğunu söylüyorlar bu konuda ne düşünüyorsunuz
 

Grow Muhabbetleri
Help Users
  • No one is chatting at the moment.
  • deyorke Chat bot:
    ******* *** ******* *** *** *********
  • B biggie34_:
    ********
    +1
    B biggie34_: ******** +1
    Üst